Kalbin perdelenmesi iki türlü olur. Biri "reyn" ile ifâde edilen perdelenmedir ki bu Cenâb-ı Hakk'dan gaflet, günâh ve ısyân sebebiyle olur. لَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ âyet-i kerîmesi buna işâret eder. Böylesi kâfirlerde ve günâhında ısrâr edenlerde olur. Pas anlamına gelen "reyn", kalın bir perdedir ve giderilmesi de zordur. Gayn ise, pek hafîf bir perdelenmedir ki, basit bir amelle veya zikirle zâil olur.
Gayn ise, peygamberlere mahsûs bir perdelenmedir. Peygamberlerin biri halka dönük diğeri Hakk'a dönük olmak üzere iki vecheleri vardır. Hakk'a dönük olan vechelerine velâyet, halka dönük olan vechelerini nübüvvet denir. Şeyhü'l Ekber Hazretlerinin buyurduğu gibi peygamberlerin velâyeti yani Hakk ile olan münâsebetleri, nübüvvet yani halk ile olan münâsebetlerinden üstündür. İşte enbiyâullah hazerâtının, halk ile olan münâsebetleri sebebiyle Hakk'dan perdelenmelerine gayn denir. Kısacası gaynın sebebi, kesret ve nâs ile ihtilât etmekdir velev ki onları irşâd maksadıyla olsun. Zîrâ vâhidyyet mertebesi ehadiyyet mertbesine perdedir.
Sûre-i Nasr'daki "فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ / Artık Rabbini hamd ile tesbîh et ve mağfiretini dile" âyet-i kerîmesinde buna da işâret vardır. Zîra Resûl-i Ekrem Efendimizin hiç bir günâhı yokdur ki ne için istiğfâr etsin. Böylece âyet-i kerîme ile yukarıdaki hadîs-i şerîf birbirine mutâbık olmuş olur.
Efendimizin istiğfârı 100 defa yapması hakkında, bazıları "kesretinden kinâyedir" demişlerdir. Bazıları da "esmâ-yı hüsnâ mikdârıncadır, her ismin nûrundan istifâde içindir" diyenler de olmuşdur.
İşte bunun için "Herkesin istiğfârı kendi makâmına göredir" denilmişdir.
Gidince nokta-i gayn
Bulunur ol zât-ı ‘ayn
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder