Sayfalar

14 Mayıs 2025 Çarşamba

Bütün Aşklar Allah'adır

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Bütün aşklar Allah'adır. Yalnız sevdiği ona perde olur, onu zanneder, halbuki o değil. Evlad perde olur, avrat perde olur, sevgilisi perde olur. Ama bütün aşk Allah'adır. Onları yırtabilirse eğer, o vakit O'na mülâkât edebilir. Yırtmanın manâsını da bildiğimiz maddî perdeyi yırtmak gibi değil. Yani aşkın Hakk'a olduğunu bildi mi kâfî, perdeyi yırtdı demekdir. Bütün aşklar Allah'adır.

Bak, vaktiyle Züleyhâ Hazret-i Yûsuf'a âşık oldu. Öyle âşık oldu ki, gelip Züleyhâ'ya diyorlardı ki, "Biz Yûsuf'u gördük". Yalandan söylüyorlar. O kimin ağzından sevgilisinin ismini işitiyorsa, huliyyâtını onun başına atıyordu, elmaslarını, yâkutlarını, incilerini. Demek ki insan sevgilisinin ismi zikredildiği vakitde, hakkıyla seviyorsa, onun ismini zikreden yalandan da yapsa, onun için her şeyini fedâya hâzır olması lâzım geliyor. Sonra Züleyhâ her şeyini fedâ etdi ama muvaffak olamadı. En nihâyetinde Hazret-i Yûsuf onu, taht-ı nikâhına aldı. 

Aynalar utanıyordu Züleyhâ'dan, o kadar güzeldi Züleyhâ. Yûsuf da öyle. Yûsuf'u bir hâmile kadın görse hemen lap çocuğunu düşürüyordu. Onun için Yûsuf yüzüne böyle perde örtüyordu. Sonra zamanlar geçdi, Züleyhâ ihtiyarladı, yaşlandı, saçları ağardı, beli büküldü, gözünün nûru söndü, cemâlinin rengi sarardı ve soldu. Yûsuf, nefsine hâkim olduğu için Allah onu Mısır'a sultan etdi, köle iken. Nefsine hâkim olduğu için, köle iken Mısır'a sultân oldu. Züleyhâ ise, nefsî olan aşkı yüzünden, çünkü bilemedi Hakk'a olduğunu, o ne oldu, sultân iken bu hâle düşdü. 

Sonra Yûsuf geçiyordu, halk bütün hücûm etmişler, sultan olmuşdu. Züleyha da o ihtiyar yaşında, artık ihtiyarlamış, halkın arasına girdi, göreyim Yûsuf'u tekrar diye. Fakat Yûsuf Peygamber onu gördü halkın içerisinde. Ve onun aşkına hürmeten, yani vaktiyle kendisini sevdiği için, onun aşkına hürmeten, atını sürdü, gitdi yanına, sordu, "Züleyhâ, nasılsın iyi misin?". "Teşekkür ederim, iyiyim elhamdülillah" dedi. "Peki ne oldu sana böyle, benim aşkım mı seni bu hâle koydu?" dedi Yûsuf. En sonunda dedi ki, "Mâdem ki bu aşk üzerinde sâbit-kadem oldun, ben seni maşûkuna ileteceğim yani seninle evleneceğim" dedi.

Bundan ne anlaşılıyor, bir adam aşk üzerine durursa, en nihayet Allah onu maşûkuna kavuşturuyor. Ona işâret var. İster kula âşık olsun, ister Cenâb-ı Hakk'a âşık olsun, hiç meyûs olmasın ki mâdem ki aşkında sâdıkdır, mutlaka bir gün âşık ile maşûk kavuşacakdır. Ona işâret var. İlle aşkında sadâkat istiyor Allah, öyle istiyor Allah. 

Yûsuf Züleyhâ için duâ etdi, Yûsuf'un duâsıyla eski güzelliği gene kendisine iâde olundu. Allah neye kâdir değil! Nasıl ki ölü ardı Allah diriltiyor, Allah onu tekrar gençleştirdi. Bak şimdi her taraf sararmış, ard ölmüş, bir ay sonra her tarafdan yeşil otlar, çiçekler zuhûr edecek, diriltecek ardı Allah. Onun için Allah kudretini gösterdi, Züleyhâ'ya eski hâlini ona iâde etdi. İnsan ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, çirkinleşirse çirkinleşsin, sevdiği kimseyle karşılaşdığı vakitde, o gençleşir. Maddeten böyle, yani hepimiz için tecrübeyle sâbit olan bir şeydir, Allah kâdirdir, Allah Züleyhâ'ya gençliğini iâde etdi. 
Yûsuf, kendisine olan âşkından deli dîvâne olan bu kadını nikâhına aldı ve sarayına götürdü. O akşam gerdek odasına girdiler. Züleyhâ Yûsuf'a "Sakın bana elini sürme" dedi. Yûsuf Peygamber dedi ki, "Ben bir köleydim, sen bir sultân idin, sen bana o vakit aşk ilân etmişdin, beni yatağına çağırmışdın, bizim aramızdaki bu münâsebet gayr-ı meşrû idi, ama sen şimdi benim helâlım oldun, niye beni yanına istemiyorsun? İstediğini verdim" dedi. Züleyhâ dedi ki, "Ben Allah'a âşıkdım, sen bana perde olmuşsun, O'nu ben sende gördüm, şimdi ben O'nu buldum, seni istemiyorum, perde olma aramıza" dedi. 
Onun için bütün aşklar Allahu Zü'l-Celâl Hazretlerinedir. Ama kadın perde olabilir, çocuk perde olabilir. Bilmeli ki aşk, Allah'adır. Çünkü sevilecek olan ancak O'dur. İhtiyarlamaz, üzerinden vakit geçmez, nimet-i uzmâsı dâimâ dâim olan Hayyu'l-Kayyûm olan Allah'dır, Celle Celâluhû Hazretleri. Biz O'ndan geldik, gene O'na gidiyoruz. Ve nihâyet O'na gideceğiz gene, sevgilimize. Sevgilimize gideceğiz, onun için perdeyi kaldırmak lâzım. 
Bir adam bakdığı vakitde, eşyâda eşyâyı mı görüyor, eşyâdaki kudreti mi görüyor? Sanatkârın sanatını mı görüyor, kudretini mi görüyor? Her ikisi de mukaddes ama, evvelâ eşyâda O'nu görmeli, sonra eşyâyı görmeli.
www.muzafferozak.com

3 yorum:

  1. Gaflet ve cehâletin verdiği düşkünlükten O'na sığınırım...
    Mârifetten perdeli olup,O'nun cezbesinden dûr olmaktan O'na sığınırım...
    O'ndan yine O'na sığınırım...

    YanıtlaSil
  2. “Âh mine'l aşkı ve hâlâtihî,
    Ahraka kalbî bi-harârâtihî.”

    YanıtlaSil
  3. Aşkınla yanar gönlüm, nuruna hasretim.. 🌹🤲🏻

    YanıtlaSil