Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütühât-ı Mekkiyyesinde buyuruyorlar ki :
İnsanlar sevginin tarîfinde ihtilâfa düşdüler. Onu tam manâsıyla tarîf edeni hiç görmedim. Zâten böyle bir şey düşünülemez. Sevgi, netîcesi, gerekleri ve tesirleri itibarıyla tarîf edilebilir ancak. Bâhusûs Allah, sevgiyle vasfedildiğinde böyledir bu. Bu husûsda duyduğum en güzel şey, birden çok râvînin rivâyeti ile Ebû Abbas ibn Ârif Es-Sünhâcî'den aktarılan şu sözdür : "Muhabbet nedir?" diye sorulduğunda şöyle demiş, "Muhabbetin husûsiyyetlerinden biri kıskançlıkdır. Kıskançlık, gizlemeyi gerektirir".
Malûm olsun ki, bilinebilen şeyler iki türlüdür. Bir kısmının tarîfi yapılabilir, bir kısmının tarîfi yapılamaz. Muhabbet, onu bilen âriflere ve hakkında konuşanlara göre, tarîfi yapılamayan şeylerdendir. Muhabbet kimde bulunursa ve kimin sıfatı olursa, onu ancak o bilir. Aşkın mâhiyeti bilinemez ama varlığı da inkâr edilemez. Bilmelisin ki, muhabbet sâhibi üzerinde o kadar hüküm sâhibidir ki, sevdiğinin sözünden başka bir şey duymayacak şekilde seveni sağır eder. Sevgilisinin yüzünden başka bir şey görmeyecek şekilde seveni kör eder. Sevgilisinin ve sevgilisini sevenin yâdından başka bir söz söyleyemez hâle getirir. Sevenin kalbinin üzerine bir mühür vurulur. Artık o kalbe sevgilisinin sevgisinden başka şey giremez. Kilidini de hayâl hazînesine atar. Artık sevgilisinin hayâlinden başka bir şey düşünmez. Bu tahayyül ya daha önce sevgilisini görmekden veya sevgilisini hayâlinde inşâ etmekden kaynaklanır. Bu yüzden sevenler hakkında şöyle denmişdir :
kilitledimsenikalbimeanahtarlarıyokdenizlerde
YanıtlaSilmühürledimsenikalbimekurşunlarişlemezyüreğime