Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir hutbelerinde şöyle buyurdular :
Sakın zinhâr, Peygamber-i Zî-şân’ının ismini anarken salât ü selâmsız anma. İbâdetler habt olunur. Yüksek sesle bağırsa bir adam Peygamber'ine, "لَا تَرْفَعُٓوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ lâ terfa'û asvâteküm fevka savti'n-nebiyy", birbirimize seslenir gibi seslensek, ibâdetlerimiz habt olunur. Mutlakâ tazîm ve tevkîr lâzımdır. Yani Resûlullah'a muhabbet ve Peygamber'e ihlâs ile salât ü selâm vererek, sevgiyle. Yani Muhammed ismi anıldığı vakitde lisânen, kalbde muhabbeti peydâ olup, özünden gelen yaş gözünden akmalıdır. Aşk-ı Muhammed'le dökülen gözyaşı, cehennem ateşini söndürür. Aşksız olmaz, muhabbetsiz olmaz.
Muhabbetden Muhammed oldu hâsıl
Muhammed'siz muhabbetden ne hâsıl
Sallallahu aleyhi vesellem. Resûl'ünü iyi bil. Resûl'üne iyi sarıl. Resûl'ün sözlerini sakın hâ çiğneme. Sevgilini kırmadığın gibi, sevgilinin sözlerini. Hem de platonik aşkda, mecâzî aşkda sevgilini kırabilir misin? Kıramazsın değil mi? Asıl âşık olunacak burası, bu kapı. Bu aşk solmayacak. Sevdiğin kadının gözlerinin feri gidebilir, burnu ağzı akabilir, saçları ağarır ve dökülebilir, dişleri sökülebilir, beli bükülebilir. Fakat öyle bir aşk ki Muhammed Mustafâ'ya, Allah sana ve bana tatdırsın bunu, bu aşk solmaz, sönmez, her gün bunun ateşi ziyâdeleşir. Tadanlar bilir.
Yalancı âşıksan, çöl seni harâb edebilir. Hakkıyla âşıksan sen çölün ateşini söndürürsün. İşitmedin mi, duymadın mı? Yarın yevm-i kıyâmetde Ümmet-i Muhammed sırâtdan geçerken, cehennem seslenecek, "Ey Muhammedîler! Ey âşık-ı sâdıklar! Hızlı yürüyün üzerimden, uçun, gidin. Zîrâ nûrunuz, aşkınızın nûru beni söndürüyor" diyecek. Var mı sende böyle bir aşka taleb?
Efendi Hazretleri hutbenin sonunda da şöyle buyurdular :
Aşk-ı Habîb'e çağırdık, aşkullaha çağırdık, Hakk'ın mağfiretine ve cennetine çağırdık. "وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin 'arduhe's-semâvâtü ve'l-ard, u'iddet lil müttakîn". Koşunuz, koşunuz! Hakk'ın cennetine, Hakk'ın mağfiretine, Habîb'in cemâline, Mahbûb'un cemâline, müttakîle riçin hazırlandı, Allah'dan korkanlara hazırlandı, Allah'ı sevenlere hazırlandı.
www.muzafferozak.com
Biri bizi Allah'a götürebilir mi.
YanıtlaSil