وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوْاْ الْبُيُوتَ مِن ظُهُورِهَا وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُواْ الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
ve leysel birru bi en te’tûl buyûte min zuhûrihâ ve lâkinnel birre men ittekâ, ve’tûl buyûte min ebvâbihâ, vettekûllâhe leallekum tuflihûn.
Evlere arka taraflarından girmekle hayra erilmez, hayra ancak takvâ ile erilir. Öyleyse evlere kapılarından girin. Allah'dan ittikâ edin ki felâha eresiniz.
Sûre-i Bakara'daki bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzûlü hakkında müfessirler şunları söylemişlerdir :Evlere arka taraflarından girmekle hayra erilmez, hayra ancak takvâ ile erilir. Öyleyse evlere kapılarından girin. Allah'dan ittikâ edin ki felâha eresiniz.
- Câhiliyye devrinde bir adam, bir şeye niyet eder de bu iş kendisine güç gelirse evine kapısından girmez, arkasından girermiş. Bunu uğurlu sayarlarmış.
- Câhiliyye ehli, ihrâma girdikleri zaman evlerinin veya çadırlarının arkalarını delerler ve oradan girip çıkarlarmış. Bunu bir fazîlet zannederlermiş.
O gün olduğu gibi bugün de câhiliyyet zulmetinden kurtulmanın tek çâresi, Kur`ân'a sarılmak ve onu getiren Resûlullah'a tâbi' olmak ve O'nun izinden aslâ ayrılmamakdır. Hakk'ın rızâsına erebilmenin yegâne yolu da budur. Âyet-i kerîmedeki "وَأْتُواْ الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا / evlere kapılarından giriniz" emri işte bu hakîkati beyân eder.
"Evlere kapılarından giriniz" âyet-i celîlesinin hakîkati her şeye şâmildir, bu yüzden de binbir şekilde ifâde edilebilir. Meselâ;
İslâm evine ancak Resûlullah kapısından girilebilir.
Cennet evine ancak takvâ kapısından girilebilir.
Rızâ evine ancak ihlâs kapısından girilebilir.
Vuslat evine ancak aşk kapısından girilebilir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder