Bir kimse hizmet etmek ve hizmete mukâbil bâliğan-mâ-belâğ mükâfât almak isterse, yalnız o Zât-ı Ecell ü A'lâ'ya hizmet etsin. Başkasını mevtâ gibi lâ yenfa' ve lâ yedurr bilsin. İşte o zaman bi-hakkın "Lâilâheillallah" kelimesini söylemiş olur. Ma'lûm-i âlîleri olduğu gibi, Allah ism-i şerîfi, esmâ-yı husnânın kâffesini câmi' bulunan Zât-ı Ecell ü A'lâ' için 'alemdir. O halde, "Lâilâheillallah" demek, lâ nâfi'a, lâ mâni'a, lâ râzika, ilâ ahirihî, illallah demekdir. Binâenaleyh bir insan mü'min-i kâmil olmak için zikr-i şerîf ile latîfe-i kalbi ihyâ ve bu kelime-i tayyibeyi lisân-ı kalbinden dahi icrâ olunmasına i'tinâ eylemelidir. Veffekanallahu teâlâ ve iyyâküm. Âmîn.
Muvahhid çün ki yektâdır katında halk mevtâdır
O bulmuş Hayy u Kayyûm'u yönelmiş gönül Rahmân'a
Hazret'in lisânına âşinâ olmayanlar için şöyle îzâh edelim :
Yegâne hizmete lâyık ve yapılan hizmetlerin karşılığını fazlasıyla veren zât, Allah'dır. Öyleyse hizmet etmek isteyen kişi yalnız Allah'a hizmet etsin. O'ndan gayrısının tıpkı ölüler gibi ne fayda ne de zarar vermeye muktedir olmadığını bilsin. İşte o zaman "Lâilâheillallah" kelimesini hakkıyla söylemiş olur. Bilindiği gibi, Allah ism-i şerîfi, Cenâb-ı Hakk'ın bütün isimlerini içine alan özel bir isimdir. Öyleyse "Lâilâheillallah" yani "Allah'dan başka ilâh yok" demek, "Allah'dan başka fayda veren yok", "Allah'dan başka men' eden yok", "Allah'dan başka rızık veren yok" demekdir. Cenâb-ı Hakk'ın diğer bütün isimleri için de aynısı geçerlidir. Yani tevhîd cümlesinde "ilâhe" yerine esmâ-yı husnâ'dan her hangi bir isim getirilerek ma'nâ verilmelidir. İşte bu yüzden, bir insanın kâmil bir mü'min olabilmesi için, kalbini Kelime-i Tevhîd zikri ile ihyâ etmesi ve yukarıda zikredilen ma'nâlarını kalben de tasdîk etmeye özen göstermesi gerekir. Allah bizleri ve sizleri buna muvaffak kılsın. Âmîn.
Nûr-i tevhîd ile pâk et kalbini eyle debbâğ
Tâlib-i Hakk olana bir lahza yok gaflet mesâğ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder