Sayfalar

2 Kasım 2019 Cumartesi

Ashâb-ı Kehf'in Köpeğindeki Sır

Bildiğiniz gibi, Kur`ân-ı Kerîm'de Ashâb-ı Kehf'den bahsedilirken, mağarada onlarla berâber olan bir köpekden de bahsedilmişdir. Ehlullah hazerâtı bu köpek mes'elesinin üzerinde çok durmuşlardır. Zîrâ âyet-i kerîmede, "Üç kişiydiler dördüncüsü köpekleriydi, beş kişiydiler altıncısı köpekleriydi, yedi kişiydiler sekizincisi köpekleriydi diyecekler" buyrulmuş, yani köpeğe âdetâ insan gibi şahsiyyet atfedilmişdir. Üstelik köpek üstüste üç defa zikredilmiş ve her seferinde "kelbühüm/onların köpeği" denilerek Ashâb-ı Kehf'e izâfe edilmişdir. Demek ki burada mühim bir incelik, derin bir ma'nâ vardır.

Ashâb-ı Kehf, sâlihlere, sâdıklara, müttakîlere, velîlere, ehlullaha remz olduğuna göre, köpek de sâlihlerle, sâdıklarla, müttakîlerle berâber olanlara, ehlullaha ve evliyâullaha bende olup, onlara sadâkatle hizmet edenlere, onlara gönülden bağlı olanlara remzdir. Burada hem büyük bir ders hem de büyük bir müjde vardır. 

Müjde şudur ki, iyilerle berâber olanlar, iyilere tâbi olanlar, iyilerin hizmetinde olanlar, iyilerden sayılır, velev ki berâber oldukları zevâtın mertebesinden çok daha düşük bir mertebede olsunlar. Nasıl ki köpek, bir hayvan olduğu halde, Hakk dostları ile berâber olduğu için onlardan sayılmışdır, henüz kemâle gelmemiş olan insanlar da, kemâl sâhibi insanlarla berâber olup onlara tâbi olurlarsa onlardan sayılırlar. Bilindiği gibi hayvanlar cennete giremez ama Ashâb-ı Kehf'in köpeği cennete girecekdir. Üstelik hayvan sûretinde değil insan sûretinde girecekdir. Bu da aynı hikmete işâret etmekdedir.

Derse gelince; insanın kemâli, kemâl sâhibleri ile berâber olmakdan geçer. Zîrâ huylar sârîdir, yani insandan insana geçer. Ahlâkı kötü kimseler, etrafındakilere nasıl kötü tesir ediyor ve onların ahlâkını bozuyorsa, kâmil bir insan da güzel ahlâkı ile etrâfındakilere öyle tesir eder ve yakınında bulunanların ahlâkını düzeltir. Hattâ insanda öyle bir kuvvet vardır ki, hayvanlara bile tesir eder. Hazret-i Mevlânâ bu hikmete işâret ederek şöyle buyurmuşdur :
Öküz ve eşek bile insandan bilgi edinir, akıllanır, hüner elde eder. Serkeş at, rahvân hâle gelir, ayı oynar, keçi de selâm verir. Köpeğe insanın huyu geçer, çoban olur, av avlar, sürüyü korur.
Tarîkat-ı aliyyenin birinci gâyesi nefs terbiyesidir. Zîrâ nefsini terbiye etmeyen kişi insâniyyet mertebesine yükselemez, hayvâniyyet seviyesinde kalır. Ne var ki insan kendi kendisini terbiye edemez, muhakkak bir mürebbîye yani terbiyeciye ihtiyâcı vardır ki o da mürşid-i kâmildir.


Ey vuslata tâlib olan şartın akdemidir mürşid
Ey şevk ile râgıb olan aşkın süllemidir mürşid
Kalbi mürşidden ayıran iki cihân oldu hüsrân
Muhammed Ali'den gelen feyzin maksemidir mürşid
Kurtulur mu hayvanlıkdan gümân eden nâdânlıkdan
Hissen varsa insanlıkdan nûrun mahremidir mürşid

1 yorum:

  1. Çok güzel bir bakış açısı ve çıkarım olmuş emeği geçenlerden Allah razı olsun.

    YanıtlaSil