Sayfalar

20 Kasım 2019 Çarşamba

Dua - 15 Mart 1984


DUÂ

Yerin göğün sâhibi, bilinen ve bilinmeyen âlemlerin mâliki, istediğini istediğine veren, istediği vakitde almak kudretine mâlik bulunan, azîzi zelîl, zelîli azîz eden, geceyi gündüzden, gündüzü geceden çıkaran Allah!

Hamd ü senâ, tahiyyât, tekrîmât, kudsiyyât, Zât-ı Ecell-i A'lâ'na âiddir. Hamd ederiz yâ Rab. Şükür yâ Rab, Şükür yâ Rab, Şükür yâ Rab. Zîrâ bizi kendine kul, peygamberlerin seyyidi olan Muhammed Mustafâ'ya ümmet eyledin. Bize Kitâb-ı Kerîm'inde "Yâ eyyühellezîne âmenû" hitâbıyla hitâb eyledin. Bu âlemde bu hitâb ile hitâb eylediğin gibi yarın "yevme tüble's-serâir"de, habîbinin civârında, bizlere böylece hitâb edip, bizleri habîbin Muhammed'e bahşederek, cennetinle, cemâlinle bizleri taltîf eyle yâ Rabbi. Verdiğin nimetlere şükredemedik, elimizden nimeti almadın. Sana isyân ettik, bize semâdan yağmurlar verdin, rahmetler ihsân ettin, başımıza taş yağdırmadın. Bizi kavm-i Nûh gibi suya boğmadın, kavm-i Şuayb gibi ateşe yakmadın. Bizden isyân ve hatâ, senden atâ oldu yâ Rab. Seni hakkıyla zikredemedik, seni hakkıyla bilemedik, senin verdiğin nimetlere şükredemedik. Nimetini günden güne çoğaltdın, eksiltmedin yâ Rab. Şükürler olsun. Bizi habîbin Muhammed'inden ayırma. Bizi kulluğundan kovma. Kapından tard eyleme. Bizi bu âlemde kâfire zebûn etme. Nefsimizin uşağı eyleme. Senin cemâlini görmeğe lâyık bir göze, senin kelâmını işitmeğe lâyık bir kulağa, senin güzel isimlerini zikretmeğe lâyık bir dile bizi mâlik eyle. Gönlümüzden hubb-i sivâyı ihrâc, gönüllerimizi aşkınla bî-karâr eyle. Gönüllerimizi habîbinin muhabbetiyle tezyîn eyle, Ehl-i Beyt'iyle tasfiye eyle. Bizi habîbinden ayırma yâ Rab. Zîrâ necât, felâh O'nu  sevmekdedir, îmânın kemâli O'na aşk ile bağlanmakdadır. Bizi habîbinden ayırma yâ Rab. Bizi O'nun Ehl-i Beyt'inden dûr etme yâ Rab. Bize O'nun sevdiklerini sevdir, yerdiklerini yerdir yâ Rab.

İlâhî! Yüzümüz kara, gönlümüz yaralı olarak kapına geldik, bu akşam bizi kapından boş çevirme. Bu akşam, leyle-i cumadır, rahmetin cûş u hurûşa geldi. Senin kapını çalan bir kâfire dahî sen merhamet edersin. Bu âlemde seni inkâr eden de senin sofrandan yemek yiyiyor yâ Rab, ikrâr eden de yâ Rab. Hâşâ ki bizi affetmeyesin. Yâ Rab, meydân-ı aşkda yapmış olduğumuz zikrullahı kabûle karîn eyleyip sen de bizleri zikreyle yâ Rab. Sen Kitâb-ı Kerîm'inde "fezkürûnî ezkürüküm" buyurdun. Yâ Rab, Hüseyn'in kânı hürmetine, tâ-be-seher gözlerine hâb-ı gaflet girmeyen aşk-ı Hüseyn'le ağlayan gözler hürmetine, aşk-ı ilâhî ile ağlayıp kör olan gözler hürmetine ki onlar senin cemâlini görmeye lâyık oldular, habîbin için ağlayan gözler hürmetine, "Allah Allah" diyerek sabahlara kadar senin ismini zikreyleyen âşıklar hürmetine, bizi kapından boş çevirme yâ Rab. Yâ Rab, okunan evrâd u ezkârı, tahiyyât u teslîmâtı, salavât-ı şerîfeleri ve esnâsında getirmiş olduğumuz tekrîmâtımızı ve terlerimizi ve zikrimizi ve fikrimizi kabûle karîn eyle.

Hâsıl olan ecr ü sevâbı, ol seyyidü'l-kevneyn, resûlü's-sekaleyn, imâmü'l-haremeyn, ceddü's-sıbteyn, resûlen, beşîran, nebiyyen, ebtahiyyen, kureyşiyyen, arabiyyâ ve "sirâcen münîra" olan habîb-i edîbin bu âlemde ismi Muhammed, semâda ve İncil'de Ahmed, yevm-i kıyâmetde Mahmûd, Sâhib-i Makâm-ı Mahmûd, Hâmid, Hamîd, Beşîr, Nezîr, Nûr, Münîr, ve sirâcen münîrâ, takiyyen, nebiyyen, rûhiyyen, rûhâniyyen habîbinin ravza-i 'ıtrnâk-i Muhammediyyelerine tarafımızdan fakîrâne, dervîşâne hediye etmek cür'etinde bulunduk, Rabbim sen îsâl eyleyip rûh-i Seyyidü'l-enâm'ı cümlemizden hoşnûd u râzı, âlem-i dünyâda ziyâreti, âlem-i menâmda gül cemâlinin müşahedesi ve iltifâtına, âlem-i âhiretde şefâ'at-i uzmâsına bizleri nâil eyleyüp şâd eyle yâ Rabbi. Çeşme-i füyûzât-ı Muhammediyye'den cümlemizi sîrâb, nazar-ı nigâh-ı iltifât-ı Ahmediyyenle cümlemizi nârından âzâd, dâhil-i cennet, mazhar-ı zât eyle yâ Rabbi. Firdevs-i a'lâda civâr-ı Mustafâ'da cümlemizi iskân eyle yâ Rabbi. Bizi buraya tevfîkinle cem eylediğin gibi yarın "yevme tüble's-serâir"de rahmetinle cem eyleyüp habîbinin civârına iskân eyle yâ Rabbi. Yed-i envereyn-i Muhammediyyeden ve yed-i Hayder-i Kerrâr'dan ve yed-i haseneynü'l-ahseneynden âb-ı kevserden cümlemizi sîrâb eyle yâ Rabbi.
Ve sâir ashâb u ensâr bâhusûs aşere-i mübeşşere, ashab-ı suffe, ashâb-ı bedr, ashâb-ı uhud, ashâb-ı hendek ve şühedâ-i Kerbelâ ve hamse-i âl-i abâ, İmâm-ı Hasen-i Müctebâ ve İmâm-ı Hüseyn-i Mazlûm-i Şehîd-i Kerbelâ ve Ümmü'l mü'minîn Hadîcete'l-Kübrâ hayru'n-nisâ, Fâtımatü'z-Zehrâ ve Âişe-i Sıddîka ve cemî' ezvâc-ı tâhirât ve ashâb-ı Resûlillah, ensâr-ı Resûlillah, hânedân-ı ehl-i beyt-i Mustafâ, eimme-i isnâ aşer, on dört ma'sûm-i pâk, on yedi kemer-beste, bâhusûs şefâatkânımız mihmandâr-ı Resûlillah, el mücâhid-i fî sebîlillah, Hâlid ibni Zeyd Ebâ Eyyûb el-Ensârî, nefe'anallahu bi şefâ'atihî efendimiz hazretlerinin ve tâbiîn, tebe-i tâbiîn, ecille-i dîn-i mübîn, hayru't-tâbiîn Üveys el-Karânî, Hasenü'l-Basrî, Habîb-i A'cemî, Dâvûd-i Tâî, Ma'rûf-i Kerhî, Süreyr-i Sakatî, Cüneyd-i Bağdâdî, Bazullahi'l-Eşheb Cenâb-ı Abdülkâdir Geylânî, Ebu'l-alemeyn seyyidinâ Ahmede'r-Rıfâî, Ebu'n-nesebeyn Ebu'l-ayneyn Ahmede'l-Bedevî, İbrâhîm-i Düssûkî, Hasen-i Şâzelî, Sadeddîn-i Cibâvî, Ebû Medyen-i Magribî, Muhyiddîn ibn Arabî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Hünkâr-ı Velî, Muhammed Bahâeddin Nakşibendî, Şeyh Şa'bân-ı Velî, İbrâhim Gülşenî, Sünbül Sinân Velî, Hacı Bayrâm-ı Velî, Mahmûd Azîz Hüdâyî, Seyyid Yahyâ Şirvânî, Pir Muhammed Molla-yı Erzincânî, Cemâl-i Halvetî ve cemî'-i tarîkat-ı halvetiyyeden ve sâir turuk-i aliyyeden güzerân eden pîrân-ı azîzân, meşâyih ü dervîşân, âşıkân, nâşidân, sancaktarân, bâciyân, meczûbânın ve âşıkânın dahi rûhlarını haberdâr eyle yâ Rabbi.
Hâssaten huzûr-i 'aliyyelerinde halka-bend olduğumuz hâteme'l-müctehidîn Cenâb-ı Pîr Destgîr Sultân Muhammed Nûreddîn Cerrâhî kaddesallahu sırrahu'l-tecelliyâtı fettâhî efendimiz hazretlerinin dahi rûh-i pür-futuhlarını haberdâr eyleyüp, cümlemizden hoşnûd u râzı ve bizlere destegîr eyle yâ Rabbi. Himem-i rûhâniyyetlerini üzerimize sâyebân eyle yâ Rabbi. Huzûr-i aliyyelerinde yaptığımız hatâları ve nisyanları affeyleyüp cümlemizi habîbin Muhammed hürmetine Hazret-i Pîr'e bahş eyleyüp şâdân eyle yâ Rabbi.

Sizlerin ve bizlerin ümmehât u ceddât akrabâ u taallukâtımızdan ve bâhusûs bu hânıkâh-ı 'aliyyeden güzerân eden meşâyih ü azîzân fukarâ vü dervîşân âşıkân, nâşidân, sancaktarân, bâciyân ve ashâb-ı birr ü ihsânın, bâhusûs serhalîfe Süleymân Veliyüddîn Hafî, Hüsâmeddîn Türâbîyyül Merdî, Sertarîkzâde Sertarîk Muhammed Emîn Efendi, Şeyh Sâdık Efendi, Yahyâ-yı Şerâfeddîn Moravî, Yûnus-i Musulî, Mustafa Muslahaddîn-i Edirnevî, Muhammed Çelebi Bursevî, Abdüşşekûr Efendi, Abdürrahmân Efendi, İbrâhim Efendi, Ârif Dede Efendi, Abdüazîz Zihnî Efendi, Yahyâ Gâlib Efendi, Rızâeddin Yaşar Efendi, bâhusûs mürşidim selefim velînimetim es-seyyid eş-şeyh İbrâhim Fahreddîn Şevkî el-Halvetî Efendimiz Hazretlerinin dahi rûh-i pür-futuhlarını haberdâr eyleyüp cümlemizden hoşnûd u râzı eyle yâ Rabbi.

Sizlerin ve bizlerin ümmehât u ceddât akrabâ u taallukâtımızdan mine'l-megârib ile'l-meşârik tahte't-türâb kâffeten âmme cemî' ehl-i tevhîde garka-i garîk rahmet eyle Yâ Rabbi. Bu günkü günde merhûm ve mağfûr el-muhtâc ilâ rahmeti rabbihi'l-gafûr Halil Efendi'nin rûhuna bahşeyledik, kendisinin rûhunu şâd eyle, makâmını cennet, menzilini mübârek eyle yâ Rabbi. Hâssaten hânıkâh-ı 'aliyyemizden yakın zamanda âlem-i âhirete, âlem-i bâkîye göçen kadın erkek bi'l-cümle ihvânu yârânımızın dahi rûhlarını haberdâr eyle yâ Rabbi. Bâhusûs Feriha Bacı'nın rûhunu şâd eyle yâ Rabbi. Ayşe Bacı'nın rûhunu şâd eyle yâ Rabbi. Zehrâ Bacı'nın rûhunu şâd eyle yâ Rabbi.

Yâ Rabbi! Buraya uzakdan yakından gelen ve kalblerinde bir takım müstetir murâdlar olup da murâdât-ı hayriyyelerine nâil olmak isteyen şu ihvân u yârânımızı murâdât-ı hayriyyelerine kendilerini nâil eyle yâ Rabbi. Rızık darlığı çeken varsa, habîbin Muhammed hürmetine, bâhusûs Halîlü'r-Rahmân hürmetine rızk-ı vâsi' ile kendilerini merzûk eyle yâ Rabbi. Her türlü kazâ, belâ, âfât-ı semâviyye ve aradiyyeden ve eşrârın şerrinden cümlemizi hıfz u emîn eyle yâ Rabbi. İhvânımı iki cihânda azîz eyle yâ Rabbi. İhvânımı kesîr eyle yâ Rabbi. İhvânımın müşküllerini hall ü âsân eyle yâ Rabbi. İhvânımı esrâr-ı tevhîde vâkıf eyle yâ Rabbi. İhvânımı habîbin Muhammed hürmetine habîbine bahş eyle yâ Rabbi. İhvânımı iki cihânda azîz eyle yâ Rabbi. İhvânımı mazhar-ı hidâyet eyle yâ Rabbi. İhvânımı mazhar-ı zât eyle yâ Rabbi.
Âmîn diyen dilleri yedi cahîminden âzâd eyle yâ Rabbi.

Hükûmet-i cumhûriyyemizi umûr-i hayriyyelerinde muvaffakun bi'l-hayr ve dîn-i islâma hâdim eyle yâ Rabbi. Türk büyüklerinin gönüllerini nûr-i Kur`ân, nur-i tevhîd-i Sübhân ile ma'mûr eyle, evladlarımızın kalblerini nûr-i Kur`ân ile münevver eyle yâ Rabbi. Ordularımızı karada ve denizde ve havada mansûr u muzaffer eyle yâ Rabbi. Düşmânlarımızı kahr u tedmîr ü perîşân eyle yâ Rabbi. Bâhusûs Yunan kâfirini ve sâir bilmediğimiz düşmanlarımızı ve bildiğimiz düşmanlarımızı kahr u tedmîr eyle yâ Rabbi. Hüseyn'in kânı hürmetine tedmîr eyle yâ Rabbi.

İsteklerimizi ve niyâzlarımızı kabûl eyle. Buradan dağılamdan cümlemizi mağfûrîn zümresine ilhâk eyle. Üzerime teveccüh etmiş ve edecek kazâ, belâ, âlâm ve ekdârı def' ü  ref' eyle yâ Rabbi. Evladlarımızı her halde dîn-i islâmda sâbit-kadem eyle. Evladlarımızın gönüllerini nûr-i Kur`ân ile münevver eyle. Vatanımıza selâmetler ihsân u inâyet eyle. Dîn ü devlet, vatan u millet uğrunda çalışanları iki cihânda azîz eyle. 

Duâlarımızı şebeke-i Resûlillah'da edilen duâlara ilhâk ile müstecâb eyle yâ Rabbi. Şebeke-i Hüseyn'de dökülen gözyaşları hürmetine, Sahrâ-yı Kerbelâ'da susuz şehîd olan Ehl-i Beyt-i Mustafâ hürmetine duâmızı kabûl eyle yâ Rabbi.

Bi hürmeti Tâhâ ve Yâsîn ve bi hürmeti Âl-i Yâsîn ve selâmün 'alel mürselîn ve âlihim velhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Kabûl-i niyâz el Fâtiha.

www.muzafferozak.com


Efendi Hazretlerinin bu duâda "düşmanlarımızı kahr u tedmîr ü perîşân eyle yâ  Rabbi" dedikden sonra  "Bâhusûs Yunan kâfirini" diyerek Yunanistan'ı serahaten zikretmesinin sebebi o günlerde Yunanistan ile yaşanan askerî ve siyâsî bir kriz yüzündendir. 8 Mart 1984 tarihinde, Yunanistan, Türk savaş gemilerinin bir Yunan Destroyerine ateş açtığı iddiası ile Ankara'daki büyükelçisini geri çağırmışdı. Artan gerilim sebebiyle Türkiye de Atina büyükelçisine ülkesine dönme talimatı vermişdi. Efendi Hazretleri millî meselelerde her zaman çok hassas idiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder