Sayfalar

24 Kasım 2019 Pazar

İnsanı Felâkete Götüren Bir Hastalık : Kîn

Nefs-i emmârenin sıfatlarından biri olan kîn, öc alma arzusu, intikam hissi ve gizli düşmanlık demekdir. Arapçada hıkd denen kînin aslı buğzdur. Buğz, nefret ve düşmanlık demekdir, dostluk ve muhabbetin zıddıdır. Buğzun kökü de kibir, hased ve gadab gibi şeytânî sıfatlardır.

Şeytan, kibri sebebiyle kendisini Âdem'den üstün gördüğü için Allah'ın emrine karşı geldi ve Âdem'e secde etmedi. Cenâb-ı Hakk'ın Âdem'i kendisine halîfe seçmesi ve meleklere Âdem'e secde ile emretmesi, Şeytan'ın hasedini de ortaya çıkardı. Zîrâ o mevkiye Âdem'i lâyık görmemişdi. Şeytan, kibri ve hasedi sebebiyle Âdem'e düşman oldu, kînlendi. Hattâ düşmanlığı ve kîni Âdem'le de sınırlı kalmadı, âdemoğullarının hepsine birden düşman oldu ve kînlendi. İşte Şeytan, o günden beri bu kîni ve adâveti yüzünden, insanları Allah yolunda saptırmak ve onları felâkete götürmek için uğraşmakdadır, kıyâmete kadar da uğraşacakdır.

Kîndar kişi, tıpkı Şeytan gibi düşmanlığını gizler ve düşmanından intikam almak için sürekli fırsat gözler. Fırsatını bulunca da yapacağını yapar. Kîndarlık, o kadar tehlikeli bir hastalıkdır ki, eğer çâresi bulunmazsa tıpkı Şeytân gibi insanın da Hakk'ın rahmetinden tard olunmasına sebeb olur. Zîrâ kîn tutan kimse, düşmanlık beslediği kişiye her türlü fenâlığı yapabilir. Yaptığı bu fenâlıklar da onu cehenneme götürür. Bu yüzden "Kîni olanın dîni olmaz" denilmişdir.

Cenâb-ı Hakk, insana ibret olması için bazı hayvanları da bu sıfatla yaratmışdır. Meselâ deve ve yılan kîndarlıkları ile meşhûr hayvanlardır. Rüyâda bu hayvanları görmek de kîn ve intikamla tabir edilir.

Kîndarlıkdan kurtulmak için öncelikle kibri ve hasedi terketmek lâzımdır. Zîrâ kîn, en çok bunlardan kaynaklanır. Kibirden kurtulmanın çâresi, evvelimizin menî âhirimizin cîfe olduğunu bilmekden ve Allah indinde paranın, servetin, makâmın, mevkinin bir kıymeti olmadığını bilmekden geçer. Hasedden kurtulmanın çâresi de Hakk'ın taksîmine râzı olmakdan ve hepimizin aynı ana-babanın evlâdları olduğumuzu düşünerek düşmanlığı terketmekden ve daha da önemlisi birbirimize muhabbet etmekden geçer. Zîrâ muhabbet, insanlar arasındaki makâm, mevkî, ilim ve servet farklarını ortadan kaldırır, birlik ve berâberlik sağlar. 

Kînin diğer bir kaynağı da gadabdır. Gadab da hoşumuza gitmeyen bir muameleden veya yapılan bir haksızlıkdan, zulümden kaynaklanır. Gördüğü muameleyi hak etmediğini düşünen kişi hemen kızar, gadablanır ve muhakkak intikam almak ister. Bunun da çâresi her işi Hakk'dan bilmek ve intikâmı "إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ innallahe azîzün zü'n-intikâm" âyet-i kerîmesi gereğince izzet ve intikâm sâhibi olan Allah'a bırakmakdır. Bundan da iyisi, kötülük yapanı affetmekdir yani o kişiden dünyâda da ukbâda da bir hak taleb etmemekdir. Bundan da üstün olan, kötülük yapana iyilikle mukâbele etmekdir ki bu da, rahmetel-lil-âlemîn olan Habîb-i Kibriyâ ile O'na vâris olan evliyâullahın ahlâk-ı seniyyesidir.


Kimseyi düşmân tutmazız ağyâr dahi yârdır bize
Kanda ıssızlık var ise mahalle vü şârdır bize
Adımız miskîndir bizim düşmânımız kimdir bizim
Biz kimseye kîn tutmazız kamu 'âlem yârdır bize

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder