Sayfalar

14 Mart 2021 Pazar

Semâ'ı ve Devrânı İnkâr Edenlere Susturucu Cevaplar

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Zinâ ile cimâ' aynı fiildir, birisi meşrû' birisi gayr-i meşrû'dur. Sonra gene katil ile gazâ da öyledir. İkisi de aynı fiil değil mi, adam öldürmek değil mi? Birisine gâzî diyorlar, ötekine kâtil diyorlar. Kâtili i'dâm ediyorlar, gâzîye madalya takıyorlar. Onun için öyle oyun moyun değil bu, zikrullah bu, zikr-i habîb. Allah'ın ismini zikrediyoruz. Sevdiğinin ismi anıldığı vakit mutlakâ insanın bir yerinde sarsılma olacakdır. Bizim dervîşân da Allah'ı sevdikleri için, Cenâb-ı Hakk'ın ismiyle kalkıp semâ' ediyorlar ve sallanıyorlar. Ve bu yapdığımız sallanmanın ma'nâsı, bedenen de "lâ ilâhe illallah" demekdir. Zikrullah tevhîdi remz eder.

"Efendim biz böyle şey görmedik" diyor. Sen görmedinse yâhud senin bilmemenle onun olmaması lâzım gelmez ki.  Meselâ ben seni parasız görüyorum, "sen züğürtsün" diyemem, çünkü îmânla paranın kimde olduğu belli olmaz, öyle değil mi? Sen aklının ermediği şeye burnunu sokma, mâdem bilmiyorsun bilenlere sor. "فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ fes'elû ehle'z-zikre in küntüm lâ ta'lemûn".

"وَتَرَى الْمَلٰٓئِكَةَ حَٓافّ۪ينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْۚ ve teral melâikete hâffîne min havli'l-arşi yüsebbihûne bi hamdi rabbihim". "Resûlüm Ahmed Habîbim Muhammed, sen melekleri görürsün, onlar arş-ı ilâhînin havlinde, yani etrafında Allahu Teâlâ'yı zikrederek, tesbîh ederek tavaf ederler" diyor. Bu devrân işte onun remzidir. Sonra, müslümanlar, Kabetullah'ın etrâfında tavaf ediyorlar, onun da remzidir.

Koskoca İmâm-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmüddîn'de Kitâbu Semâ' diye bir bahis koymuş. İmâm-ı Şâfiî'nin ve şâfiî ulemâsının fetvâları var. Hocaefendi görmemişmiş. "Ben Kur`ân kursunu bitirdim" diyor. Ulan sen Kur`ân kursunda ne öğrenebilirsin? Sen ebcedin ma'nâsını bile bilmezsin. Ebcedin ma'nâsı vardır. Eb, baba, ced dede ma'nâsına değildir. Ebcedin ma'nâları vardır. Elif'in ma'nâsı vardır, be'nin ma'nâsı vardır. Sen Kur`ân okumasını nerden biliyorsun? Âyât-ı enfüsiyye, âyât-ı âfâkiyye, âyât-ı elfâziyye vardır. Bunları bilmeyen bir kimsenin burnunu her şeye sokması lâzım gelmez ki.

"Ben namaz kılarım" diyor. Sen kıl namazını ben sana namaz kılma demiyorum ki. O da ibâdet bu da ibâdet. Biz hem namaz kılıyoruz hem bunu yapıyoruz. Sen terliyorsan, yoruluyorsan yapma, biz sana niye yapmıyorsun demeyiz. "Ben kabûl etmem", peki öyleyse, ye aşı, kıl beşi, yat aşağı. Bu aşk işi, muhabbet işi.

 

Sonra ashâb-ı kirâmdan semâ' edenler var. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Esedullahi'l-gâlib Alî ibn Ebî Tâlib Efendimiz Hazretlerine, "Yâ Ali! Sen bendensin ben sendenim" deyince, Esedullahi'l-gâlib bu iltifâtı işitince ayağa kalkmış ve semâ' etmiş. Araplar mühim şeylerde semâ' ediyorlar. Cafer-i Tayyâr Hazretleri de öyle. Ona da "Sen benim hulkumla yani ahlâkımla mütehalliksin" demiş. O da kalkmış semâ' etmiş. Cenâb-ı Peygamber de semâ' etmiş. Zikr-i habîb. O vakit yeni islâm olmuşlardan bir zât, "Yâ Resûlallah ne güzel oyununuz var" deyince Peygamberimiz, "Sus, sus, sus, bu oyun değil, zikr-i habîb" demiş. Hazret-i Ebûbekir de semâ' ediyor. Cebrâil aleyhisselâm seyyidinâ Ebâbekir'e Allah'ın selâmını getiriyor, o da vecde geliyor ve kalkıp semâ' ediyor. Cenâb-ı Peygamber diyor ki, "Yâ İbn Kahâfe, Yâ Sıddîk! Allah sana selâm etdi, senden râzı olduğunu haber verdi. Ebûbekir Sıddîk kulum benden râzı mı diye soruyor" buyurdu. O vakit râzıyım diyerek kalkdı ayağa semâ' etdi Seyyidinâ Ebâbekir.
Necmeddîn-i Kübrâ'lar, Necmeddîn Dâye'ler, Avârifü'l Meârif sâhibi, İmâm-ı Gazâlî Hazretleri, Ebî Tâlib Mekkî Hazretleri Kûtü'l-Kulûbunda hep semâ' hakkında fetvâlar vermişler, îzâhlar yapmışlardır.

Yapsana bakayım, kalkıp on dakîka hopla da göreyim seni. Bak oraya saat dokuzda durdu millet, şimdi saat on bir buçuk. İki buçuk saat, hiç duymadı kimse. Oyun yapsa bir adam sabahleyin kalkamaz, her tarafı ağrır. Ben sabahleyin her günden dinç kalkarım namaza, zikrullah sabahı. Ne vakit hasta olarak girdimse zikrullaha, hep sıhhatli çıkdım. Doktor, "Aman ha, sakın ha, giriyim deme, ölürsün, kalbin durur" filan dedi. Biz doktoru dinlemedik zikre girdik, kalbimiz yürüdü bizim. Hattâ doktor Muin Bey benim yüzümden ahrete gitdi. Emîn ol ki öyle. "Sakın gideyim deme, vallahi ölürsün billahi ölürsün" dedi. "Sen zekî adamsın, münevver adamsın" dedi. "Hattâ sen namaz bile kılmayacaksın" dedi. "Peki ne yapacağım?". "En az on beş gün sırtüstü yatacaksın, senin kalbin bozuk" dedi bana. Ben onu dinlemedim, devam etdim. Bir de bakdım Muin Bey öldü. O öleli on beş sene oldu, ben hâlâ duruyorum elhamdülillah. Ama o  doktor, fennî söylüyor, gördüğünü söylüyor, yalan değil. Ama Allah'ın işine karışılmaz. Fen başkadır, ilmullah başkadır.
Hor bakma sen 'azîzim 'aşk ehline zinhâr
Sırr-ı Mevlâ'sıyla pinhânıdır 'âşıkların
Cân u serden geçse 'âşık n'ola ey dil gam değil
Cân ile baş oynamak çün şânıdır 'âşıkların

www.muzafferozak.com

1 yorum:

  1. "Rabbenâ tekabbel minnâ!"
    Allahûekber! Allahûekber!

    YanıtlaSil