Sayfalar

14 Mart 2022 Pazartesi

Duâ - 5 Nisan 1980 ABD

DUÂ

Yâ Rabbi sen bizi yokdan vâr etdin. Bize a'zâ-yı tâmme verdin. Göz verdin gösterdin. Kulak verdin işitdirdin. Beyin verdin dündürdün. Ayak verdin yütütdün. El verdin tutdurdun, yazdırdın, yapdırdın. San'atları, güzellikleri hep sen zuhûra getirtdin. 

Bizim gözümüzün nûrunu alma, en büyük nimetinin bir tânesi görmemizdir. Yâ Rabbi biz mahdûd görmeyelim, eşyâyı altı cihetinden görelim. Hak ve hakîkate erelim. Bu âlemden cennetine girelim. Bu âlemden senin cemâlini görelim. 

Kulluğumuzu bize bildir. Kulluğumuzu bize bildir ve bizi oldur. Cemâlinle güldür. Celâlinden bizi koru. Kalblerimizi nûr-i îmân ile münevver kıl. Senin muhabbetin olmayan kalb, Şeytan evidir. Seni seven kalb, senin beytindir.

Yâ Rabbi, bu mektebde okuyanların zihinlerini aç. Bu mektebde okuyanları feyzyâb et. Bizi burda buluşdurduğun gibi, insanlığı felâketden kurtarmakda bizleri birleşdir. Harb korkularından bizi koru, bütün beşeri koru. Eğer bu korkunç hâdise olacaksa, mutlakâ inananları gâlib et.

Biz sana karşı günah etdik, sen bizim rızkımızı kesmedin. Sana karşı isyân etdik, bizi taş kılmadın, taş etmedin, toprak etmedin. Dâimâ lutfunla, kereminle, ihsânınla bizlere muâmele etdin. Bu âlemde bizi, seni bilen ve seni sevenlerden etdiğin gibi, ebedî âlemde de seni sevenlerin arasına bizi cem et. 

Bulaşıcı, kötü hastalıklardan bizi koru. Çünkü derd bizden devâ sendendir. Hatâ bizden atâ sendendir. Günah bizden afüv sendendir. Sana yürüyerek gidene, sen koşarak gelirsin. Seni zikredeni sen zikredersin. Yüzlerimize nûr, gönüllerimize sürûr ver. Seni zikredecek bir dile bizi mâlik kıl. Seni sevecek bir gönüle sâhib kıl. Duâlarımızı kabûl et.

Ben bu cemâatdan râzı oldum Yâ Rabbi, sen de râzı ol. Onları da benden râzı kıl. Onların hepsinin âilelerine, analarına babalarına, hısım akrabâlarına, sıhhat âfiyet, güzellikler ver. Bu mektebde okutan hocalar ve okuyan talebeleri iki cihânda azîz et ve birbirlerini sevdir, birbirlerinden nefret etdirme. 

Mr. Piyer'i makâmında âlî kıl ve insanlara hizmet şerefini bahşet. Feyzini çoğalt. Evladlarını kendisine muhabbetli kıl. Çünkü bu talebelerin manevî babası budur. Anne baba insanı âlem-i ulvîden alır, âlem-i süflîye getirir, hocalar ve mürşidler insanları süfliyyâtdan alır, ulviyyâta götürür.

Kalblerimiz sana karşı şu anda kırık ve mahzûn. Bu mahzûniyyet muhabbetimizdendir. Gözlerimiz yaşlı. Bu yaş da gene sana muhabbetimizdendir. Muhabbetle de gözyaşı dökülür, yâ Rabbi biliyorsun, bu gözyaşını veren sensin gene. Senin dergâhına el açdık ve bunları senden istedik, biz kulken kapımıza geleni boş çevirmeyiz, semâvâtın ve ardın, her şeyin sâhibi, mâliki sensin, hâşâ ki bizi kapından boş çeviresin. 

O Mahbûb'un muhabbetini bunların kalbine ver. Onları şâd eyle. Duâmızı kabûl et. Bizi kapından mahzûn gönderme. İsteğimiz budur. Tevrat, İncil, Zebûr, Kur`ân hürmetine. Âdem Safiyy, Nûh Neciyy, İbrâhim Halîl, Mûsâ Kelîm, Îsâ Rûh, Muhammed Resûlullah hürmetine, Hazret-i Meryem'in iffeti, ırzı hürmetine, tenhâlarda senin aşkınla dökülen gözyaşı hürmetine, sabahlara karşı senin aşkınla ağlayan âşıklar hürmetine, seni sevenler hürmetine, senin sevdiklerin hürmetine, duâmızı kabûl et, bizi mahzûn etme. 

Âmîn, bi hürmeti seyyidi'l-mürselîn ve âlihim ve'l-hamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Rızâenlillah el-Fâtiha.

www.muzafferozak.com

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, bu duâyı, İslâm'ı neşr etmek üzere gitdikleri Amerika'da Pierre Elliot'un daveti üzerine ziyâret etdikleri ve talebelerine hitâben uzun bir konuşma yapdıkları bir okulda yapmışlardı. Efendi Hazretleri konuşmasında, gerek âyât-ı enfüsiyyeden gerek âyât-ı âfâkiyyeden bahsederek insanın bunlara bakarak Allah'ı bilmesi gerekdiğini, yine Allah'ın insanoğluna bahşetdiği nimetlerden bahsedip insanın Allah'a dâimâ şükretmesi gerekdiğini yani kulluğunun gereklerini yerine getirmesi lâzım geldiğini söyleyip, dinleyenleri Allah'a davet etdikden sonra, "bir de duâ edelim" buyurdular ve dinleyenlerin hidâyeti için bu duâyı yapdılar. Aynı zamanda çok kıymetli bir ders mâhiyetindeki bu duâdan sonra da şöyle buyurdular : "Konuşduklarımız bir tarafa, bu duâ kâfî geldi zannederim. Duâ edince, Allah'dan alasıya kadar isterim ben. Alasıya kadar isterim ve alırım da. Kapıdan kovsa bile gitmem, isterim. Ben bir arsız dilenciyim, alıncaya kadar isterim". Nitekim de Efendi Hazretlerinin irşâdı ve duâsı ile pek çokları İslâm ile müşerref oldular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder