Sayfalar

20 Mart 2022 Pazar

İbnülemin Mahmud Kemal Bey Niçin Evlenmemiş?

Memleketin en büyük âlimlerinden biri olan Bay İbnülemin Mahmud Kemâl'i bir güzel sanatlar müzesini andıran konağında ziyâret etdim. Üstâd Hind kumaşlarının serili durduğu, bir yanda en kıymetli kitâbların bulunduğu çalışma odasında idi. Sordum :

- Memleketin en meşhûr bekârları arasındasınız, niçin şimdiye kadar  evlenmediniz?

- Tam 22 kere evlenmeğe teşebbüs etdim. Hattâ bir çok defalar iş olacak gibiydi fakat evlenmememin sebebi şudur. Evlendiğim zaman ölünceye kadar berâber yaşamağa karar vermişdim. Evlenmek meselesinde bu düşünce ile hareket ediyor, bunun için çok ince eleyip sık dokuyordum. Bunun için mizâcıma muvâfık bir hayât arkadaşı bulamıyordum. Bu 22 teşebbüsümden yalnız birisinde mizâcıma muvâfık birisini bulmuşdum. Ne yazık ki onun da ömrü vefâ etmedi. Evlenmeden kendisi vefât etdi. 

Ben bu evlenme meselesinde dâimâ pederimle vâlidemin hayâtını numûne olarak alıyorum. 36 sene beraber yaşayan vâlidemle pederim bi,r kere bile kavga etmemişlerdi. Rahmetli vâlidem pederimin yanında gâyet hürmetkârâne bir tarzda dururdu. 36 sene vâlidem pederime çok büyük bir hürmet göstermişdi. Ben de böyle bir hayât eşi düşünüyordum. 

İzdivacda iki tarafın da yüzgöz olmamaları çok lâzımdır. Şimdi bazı çiftler bakıyorum da birbirlerine bay ve bayan sözünü bile çok görüyorlar. Yekdiğerini sadece ismiyle çağırıyorlar. Tanıdıklarımdan birine gitdim, kapıdan içeriye girdim, kadın kocasına bağırıyor, "Lütfi! Lütfi!". Koca meydanda yok. Nihâyet kadın aşağı indi, "Ooo, maşallah buyrunuz" dedi, Lütfi de meydanda yok. Tecâhülle sordum, "Lütfi kim? Uşak mı? Sadece ismiyle çağırıyorsunuz". "Hayır, kocam. Ben ona Lütfi derim" dedi, "o da bana Cici der". Ben âilede bu derece yüzgöz olmanın taraftarı değilim. İki tarafın da birbirlerine mütekâbil hürmetleri olmalıdır. 

- Üstâdım nasıl eğlenirsiniz?

- Kitâblarıma. İşte benim zevcelerim, çocuklarım, hepsi bunlardır. Bunlardan iyi zevce ve evlâd mı olur? Size bir şey daha söyleyeyim mi? Ben evlenmediğim gibi hayâtımda tek bir kadın mâcerâsı geçirmiş adam değilim. Tek bir kadın! Ömrümde bir damla içki içmemişimdir. Kendimi yalnız kitâblarıma vermişimdir. Şimdi arkamdaki senelerime bakınca, niçin hayâtıma kadın girmemiş diye hiç de pişmân değilim. Bilakis eğer kadın mâcerâlarına dalıp gitmiş olsaydım, bu kadar çalışamayacak, bu kadar okuyamayacak, bu kadar yazamayacakdım. Bay Hüseyin Rahmi de, "44 romanım var, evlenmiş olsaydım bunların dördünü yazamazdım" diyor. Muhakkak ki hayâtıma kadın ve kadın mâcerâsının girmemesinin çalışmam üzerinde çok büyük tesiri vardır. Fakat şurası muhakkak ki her erkeğe bir kadın lâzımdır. Lâkin görüyorsunuz ya, kadınsız da hayât oluyor. Bilhassa kadın mâcerâları geçirmediğime son derece memnûnum. Bugün, hiç sûistimal yapmadığım için, zayıf bir vücûdum olmakla berâber hiç bir illetim yokdur. Ne böbreklerimde sancı, ne damar sertliği, ne kasıklarımda ağrılar. Bütün bunları kadınsız, içkisiz, muntazam bir hayât geçirmeme borçluyum. Yalnız bunları değil yazdığım eserleri de aynı şeye borçluyum.

- Başka zevkeleriniz var mıdır üstâdım? Meselâ şık giyinmek. Şıklık hakkında ne dersiniz?

- Ömrümde, şu yan cebim şöyle olsun, düğmem bu tarzda olsun, modaya muvâfık giyineyim diye düşünmedim. Fakat seviyeme, ictimâî mevkiime göre temiz giyinmesini kendim prensip addetdim. Halkın giyinişine muhâlif bir tarzda da giyinmedim. Şıklık olacak diye hiç bir zaman da giyiniş meselesinde rahatımı  fedâ etmedim. Meselâ evde hâlâ topuklarıma kadar entârimi giyerim. Benim paltoyu üstüste giydiğimi yazıyorlar, ayıp bir şey mi? Zayıf adamım, kendime dikkat etmem gâyet tabiidir. 

Bundan sonra üstâdın gâyet kıymetli yazı koleksiyonunu tedkîke başladık. Uzun bir çerçeve göstererek, "Şâir Bâkî'nin kendi hatt-ı destidir. Beş altına almışdım. İşte ben bütün paramı böyle şeylere veririm. Bir kadına tek bir hediye gönderdiğimi bilmem. Hediye alacağıma işte böyle Şâir Bâkî'nin yazısını aldım".

- Üstâd, sex appale inanır mısınız?

-  Mutlakâ bir takım insanlarda bir çekici hâl var. Zâten çehreden insanların karakterleri, rûhî kuvvetleri derhal anlaşılır. Meselâ büyük burunda mutlakâ bir sez appale olmalı.

- Üstâdım, kitâbdan, mütâlaadan başka klasik manâda zevk aldığınız şeyler nelerdir?

- Mûsıkîye son derece bayılırım. Eskiden konağımızda encümen-i dâniş kurulur, bütün şâirler gelirlerdi. Bir gece de saz gecesi yapardık. O gece hiç konuşmaz, saz dinlerdik.

Üstâdın elini öperek ayrıldım. 

Hikmet Feridun Es, 1932

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder