Resûlullah'a salât okumakda ayrı bir husûsiyyet vardır ki diğer ibâdetlerde bu yokdur. Bu husûsiyyet şudur ki, Resûlullah'a salât ü selâm okuyan kimse, Cenâb-ı Hakk'ın kendi zât-ı ulûhiyyetine izâfe etdiği bir fiili işlemiş olur ki. Allah namaz kılmaz, oruç da tutmaz, zekât da vermez ama Habîb-i Hudâ'ya devamlı salât etdiğini bizzat kendisi beyân ediyor, "إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ تَسْلِيمًا" buyuruyor. Bir kul için, Cenâb-ı Hakk'ın zât-ı ulûhiyyetine nisbet etdiği bir fiili işlemekden daha büyük bir şeref olabilir mi? Kim Resûl-i Ekrem'e salât okursa, Allah'ın fiiline iştirâk etmiş oluyor, aynı fiili işlemiş oluyor yani. Bu sûretle Hakk'ın sıfatına bürünmüş oluyor salât okuyan kimse, sıbgatullah ile boyanmış oluyor. Zâten Hakk'a kurbiyyetin yolu da bundan geçer ve en büyük gâye de budur insan için, Hakk'ın sıfatlarına bürünerek Hakk'a yaklaşmak. Sôfiyye lisânında buna, "Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmak" denir.
Tabii salât ü selâmdan böyle bir fayda görmek isteyenlerin, salâtı sevâb toplamak yâhud dünyevî veya uhrevî bir menfaat temin etmek için değil, muhabbetle okuması lâzımdır. Yani Peygamber sevgisiyle, Peygamber aşkıyla. Nitekim Cenâb-ı Hakk'ın Habîb-i Edîbine dâimâ salât etmesinin hikmeti de budur. Allah O'nu öyle seviyor ki, dâimâ O'nu zikrediyor, O'na olan muhabbetini izhâr ediyor. Eğer biz de böyle salât edersek, muhabbet-i Muhamnediyye bakımından da aynı sıfata bürünmüş oluruz Allah ile. Yani sevgide birleşmiş oluruz Allah ile. Bundan daha büyük şeref, bundan daha büyük izzet olmaz.
Es-Salatu ve's-Selamu Aleyke ya Seyyide'l-Evveline ve'l-Ahirin! ve'l-Hamdü Lillahi Rabbi'l-Alemin!” “Ey Allah'ın Resûlü, salat-u selam senin üzerine olsun! Ey Allah'ın Habibi, salat-u selam senin üzerine olsun! Ey Allah'ın Arşının Nuru, salat-u selam senin üzerine olsun
YanıtlaSil