Sayfalar

20 Nisan 2025 Pazar

Bir Kürdan Yüzünden Azâba Uğrayan Adam

Mürşid-i Azizim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Efendi! Arpa kadar bir şey alsan, arpa kadar bir şey, onu yerine kazâ etmeyince, namazlarından yedi yüz vakit namaz gider. Yedi tâne arpaya! 

Hattâ Îsâ Peygamber bir kabrin yanından geçiyordu, o kabrin başında durdu Îsâ aleyhisselâm.

İyi dinle! Kulağını beneden yana ver! Gafletle vaktini geçirme! Câmiye geldin, bir şey al git buradan, bedâva gitme!

Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri Hazret-i Îsâ'ya emreyledi ki duâ ede, "Duâ et Yâ Îsâ, o meyyiti dirilteceğim. Onunla konuş". Ve ihyâ etdi Allah meyyiti, ölüyü diriltdi yani. "اِنَّا نَحْنُ نُحْيِ الْمَوْتٰى innâ nahnü nuhyi'l-mevtâ" diyor ya Sûre-i Yâsîn'de. "Biz ölüleri diriltiriz" diyor.
Bu iki türlü olur. Mürşid görmeyen kimse, ölü gibidir o. Onu mürşid diriltir. İsrâfil'in sûru gibi üfler ona tevhîdi, diriltir. İkincisi, toprak olur, çürür bir adam, sonra Allah onu tekrar diriltir. Kâdirdir. Bir katre menîden insan yapan Allah, öldürür, çürütür, sonra gene aynını diriltir. Kâdirdir.
 
Duâ etdi, kabir şakk oldu. O zât başını kaldırdı kabirden, başından toprakları silkeliyordu. "Sor ona" dedi Cenâb-ı Hakk, Îsâ Peygamber'e, "Kabirde ne görüyor". Sordu. "Azâbdayım" dedi. "Azâbına sebeb nedir?" dedi. Azâbına sebeb nedir?" dedi. Dedi ki, "Ben her gün çalışan, her gün yiyen bir insandım yani ertesi güne mal cem etmezdim, toplamazdım" dedi, "hammaldım" dedi, "bir gün odun taşıyordum, yemek yedim, dişimin arasına, kovuğuna ekmek gitdi, yediğim şey. Odunun sâhibinden habersizce bir kürdan aldım kopardım, dişimi karışdırdım, kürdanı yere atdım, ondan mesûl oldum" dedi.
 
"Efendi Hazretleri, bir kürdandan ne olur?" Öyle deme sakın hâ! "فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۜ fe men ya'mel miskâle zerratin hayran yerah", وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ ve men ya'mel miskâle zerratin şerran yerah". Zerre, güneş içeri vurduğu vakitde, tozlar kalkar böyle, onlara zerre derler. Zerre kadar hayır işleyen hayrının mükâfâtını görecek, zerre kadar şer yapan da şerrin belâsını bulacakdır. Tövbe eder, amelini ihlâsa çevirirse, ihlâs ile âmil olursa, tövbe ederse, Cenâb-ı Allah ona ne yapar, günahlarını affeder. Hattâ affetmekle de bırakmaz, günahları sevâba kalbeder.

Efendiler! Hiç tövbesi kabûl olmayacak günah yokdur. Çaldınsa götürüp yerine vereceksin, onun rızâsını alacaksın yani. Hakkını gasb etdiğin zâtın, rızâsını alacaksın. Hem söyleyeceksin. Bazısı câmide yutdurma yapıyor öyle, ben farkındayım. "Efendim siz bana hakkınızı helâl edin" diyor, öbürü de "Helâl olsun" diyor, gidiyor. Olmaz! "Senin ben gıybetinde bulundum, bilmeyerek. Şimdi aklım başıma geldi benim. Sana geldim ilticâ ediyorum, senin vicdânına sığınıyorum. Sen mü'min kardeşimsin benim. Beni affet" diyeceksin. O da bile bile, "Evet affetdim seni" diyecek. O vakit olur iş. Yutdurma yok böyle. Çalıyor, ediyor filan, "Hakkını bana helâl et" diyor. "Helâl olsun, güle güle". Olmaz! Söyleyecek kendisi, bizâtihî. İtirâf-ı zünûb edecek. Allah'a söylediği gibi kula. Papaza değil, hak sâhibine. Hıristiyanlarda bu da vardır, Hırıstiyanlar papaza söylerler günahlarını. Bizde öyle değil. Bizde, hak sâhibine söylenecek. "Senin malını çalmışdım, senin aleyhinde konuşmuş idim, sana iftirâ etmiş idim. O vakit insan değildim ben. Şimdi şemme-i Muhammedî benim burnuma geldi, ben Muhammed kokusunu duydum, ben Muhammed neş'esine erdim. Şimdi insan oldum. Sana ilticâ ediyorum. Sen de Muhammedîsin, bana hakkını helâl et. Helâl ederse mesele kalmaz. Zerre, zerre meselesi. 

1 yorum:

  1. Ne çok hakka giriyoruz,oturduğumuz yerden bile belki.Suizanlar,kınamalar,lanet okumalar,vakit öldürmeler gibi.Bir de bunun dışındakiler,bildiğimiz bilmediğimiz.Günahlardan libas dikilmiş sanki üstümüze hele şu zananda.Mürşidimiz de yok bizi kendine getire.Salih insanları da araki bulasın,nasıl bulasın?Affa çoğu zaman hiç layık görmüyorum kendimizi ama yine de mecburuz demeye layık olmasa da.Allah bizi affetsin!Allah bizi kendine layık eylesin!

    YanıtlaSil