Sayfalar

22 Haziran 2025 Pazar

Aşk-ı İlâhî Şarâbını İçmeyecek misin?

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Bu şarâb-ı ilâhîyi burada içmeyecek misin yani? Sekirlenemeyecek misin? Allah'ın aşkıyla bîhûş olmayacak mısın? Haramdan kaçınmayacak mısın? Helâla koşmayacak mısın? İnsanlığını bilmeyecek misin? Sana insan sıfatı verilmiş, sıfat-ı nsâniyye. "وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ ", benî âdem mükerrem kılınmış sıfat bakımından. Bizden daha güzel bir mahlûk var mı kâinâtda? Semâvât senin için, ard senin için, güneş senin için, yağmur senin için, rüzgar senin için, ilkbahar-yaz senin için, gece-gündüz senin için, cennet senin için. Senin için hazırlanmış bunların hepsi başdan aşağı. Sana iki yol gösterilmiş, görmüyor musun? 

Cenâb-ı Hakk'ın bazı seyyar melekleri vardır, bunlar kâinâtı dolaşırlar, nerede bir zikir meclisi görürlerse, o meclisde toplanırlar. Ve birbirlerini çağırırlar, "helümmû, helümmû, geliniz geliniz buraya" diye. 

O âşıklarla Hakk'ın arasındaki bulunan muhabbetullahı görürler ama o aşk, o bir sırdır, kimse tarafından keşf olunmaz, Hakk ile kul bilir onu. Allah bilir dervîşlerin hâlini, Allah bilir âşıkların hâlini, Allah bilir sâlihlerin hâlini, Allah bilir sâdıkların hâlini. Hâllendin mi? 

Evet, sonra melekler yerlerine dönerler, makâmlarına dönerler. Allahu Zü'l-Celâl ve Tekaddes Hazretleri sorar meleklere, "Neredeydiniz meleklerim?". "Yâ Rabbi, sana ardda, dünyâda ve semâda gizli bir şey yokdur, nerede olduğumuzu biliyorsun". Cenâb-ı Hakk buyurur ki, "Ey meleklerim, biliyorum ama konuşalım ki kullarım işitsinler". "Zikir meclisindeydik, Kur`ân meclisindeydik, sâlihler, âşıklar meclisindeydik". "Ne yapıyorlardı sâlihler?". "Yâ Rabbi seni zikrediyorlardı". 

Dedim ya az evvel, Hakk'ı zikreden âşıkların vücûdu diken diken olur, gözleri yaşarır, kalbi sürûra erer, kalbi mesrûr olur. Çünkü zikrullah her derde şifâdır, her derde devâdır.  

"Peki bu zikri niçin yapıyorlarmış?". "Yâ Rabbi sana âşıklarmış".  

Efendim kul Hakk'a âşık olabilir mi?. Kul bir katre menîden halkolunmuşdur, su parçası. Allahu Teâlâ araz değildir, cisim değildir, nasıl olur da kul Hakk'a âşık olur? Bu aşk meselesi, çok ince konuşdum, sordum size soruyu. Cevâb vermeden geçmeyelim. Evvelâ Allah kula tâlib olur, kulu severse huzûruna alır. Zâhir kısmında insan câmiye gitdi, namaz kıldı, zikretdi, şu, bu, bu zâhir kısmı, kulun görüşüdür bu. Manâ âleminde, Allah kulu sevmeyince, kulu huzûruna almaz

"Ey meleklerim, ne bekliyorlarmış benden?". "Yâ Rabbi bir kısmı, mağfiretini istiyor senin, affını istiyor. Hatâ etmiş, ısyân etmiş, nefsine zulmeylemiş, sonra aklı başına gelmiş, yapdığına nâdim olmuş, tövbe ediyor, af bekliyor senden".  

"Onlar cennetimi görmüşler mi?". "Görmemişler yâ Rabbi". "E peki, nereden cennetimi istiyorlar benim?". "Muhbir-i sâdık olan Sultân-ı enbiyâ, rahmeten-lil-âlemîn, Muhammed aleyhissalâtü vesselâm haber vermiş onlara. Bir kısmı da seni istiyorlar".  

Çünkü herkes merâtibine göre, sofulara cennet, âşıklara dîdâr var. Kimi Cenâb-ı Hakk'ın cemâlini istiyor, kimi cennet, kimi mağfiret, kimi rızâ-yı Rahmân bekliyor.  

"Yâ Rabbi, bazısı da sana âşık olmuş, seni istiyorlar". "Onlar beni görmüşler mi?". "Görmemişler Yâ Rabbi". "Görmedikleri hâlde, beni zikrederek tüyleri diken diken oluyor, gözleri yaş döküyor, kalbleri benim aşkımla yanıyor. Ya beni görselerdi? Ki onlara cemâlimi sakladım".  

Malûm ya, Mi'râc'da Cenâb-ı Peygamber, sallallahu aleyhi veselleme Allah, keyfiyyeti bizce mechûl Allah'ca ma'lûm olarak, altı cihetden münezzeh olarak, cemâl-i bâ-kemâlini Hazret-i Muhammed'e göstermişdir. Ki Cenâb-ı Peygamber, onu istedi, "Yâ Rabbi cemâlini bana gösterdiğin gibi benim ümmetime de istiyorum" dedi. Onu da kabûl etdi Cenâb-ı Hakk Celle ve Tekaddes Hazretleri. 

"Ya neden korkuyorlarmış?". "Senin azâbından yâ Rabbi, celâlinden". "Onlar benim cehennemimi, celâlimi, azâbımı, kahrımı görmüşler mi?". "Görmemişler yâ Rabbi". "Kim söylemiş, kim haber vermiş?". "Gene muhbir-i sâdık olan Muhammed aleyhissalâtü vesselâm". "Ya görselerdi ne yapacaklardı acaba?".  

"Yâ Rabbi o zikir meclislerinde seni zikredenlerle beraber başkaları da oturuyordu ama zikre iştirak etmiyorlardı onlar, seyrediyorlardı zâkirleri. Onlar hakkında muamelen nedir?". "O benden korkanları, nârımdan çekinenleri, benim kahrımdan korkarak ağlayanları affetdiğim gibi onları da onlara bağışladım". 

Bak görüyorsun ya, zâhidlerle, mü'minlerle, muhsinlerle berâber olursan onlarla berâber muamele görürsün. Ne gibi? Bu âlemde de öyledir. Esrarkeş kahvesine git, esrar da içmezsen polis gelse seni de götürür berâberinde. Ama iyiler arasına gir, otur, sana aynı iyi muamelesi yaparlar. Âhiret âlemi de böyledir. Dünyâ yüzünde kendilerinize iyi ahbâblar seçiniz. Kötü arkadaşları kendinize yük etmeyin, boşuna ölü taşımayın kâinâtda. Sizi Allah'a götüren, birr ü takvâya çağıran, aşka davet eden, cennet yollarını gösterenlerin peşinden gidiniz. Nefislerine kul-kurban olmuş, nefsinin eşeği, şehvetinin uşağı olmuş, öyle kimselere tâbi olmayınız.  

2 yorum:

  1. İnsanın kalbine en ince yerinden dokunan, zamandan bağımsız, içini bambaşka bir yerden titreten sohbetler bunlar.. Söz değil sanki, içe akan bir sır gibi.. Hakk’ın konuşturduğu kıymetli Efendi’ye ve bu güzelliğe vesile olan sizlere hep bir hayranlık duyuyoruz. Emeklerinizden Rabbim razı olsun, bizleri de bu kapının eşiğinde tutmaya devam etsin.. 🌹

    YanıtlaSil
  2. Kişi istidat sahibi olmadığını hissediyorsa ne yapmalıdır?

    YanıtlaSil