Sayfalar

18 Haziran 2025 Çarşamba

Aşksız Olmaz

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Aşk Yolu Vuslat Tarîki isimli eserinde buyuruyorlar ki :

Ehl-i hakîkat, "Aşksız ibâdetden, aşk ile işlenen günah daha hayırlıdır" demişlerdir. Zîrâ aşksız ibâdetin sevâbı olmaz, belki boşuna yorgunluk olur. Aşk ile işlenen günahın ikâbı, azâbı vardır ama, zevki de vardır. Onun için, ne iş tutarsan tut, aşk ile tut! 

Süleyman Çelebi Hazretleri, o muhteşem ve muazzam eseri olan Mevlid-i Şerîfinde,

Bir kez Allah dese şevk ile lisân
Dökülür cümle günâh misl-i hazân

buyuruyor. Ne doğru, ne isâbetli bir kelâm! Aşksız ve şevksiz bin kerre Allah diyeceğine, aşk ve şevk ile bir kerre Allah deyiver, sana yeter. Bir kerre aşk ve şevk ile Allah diyerek cânâna erenler çok, hem de pek çokdur.

Ey hakîkat yolcusu!

Dervîşi dervîş yapan, üç harf ile beş noktadır. Arap harfleri ile AŞK kelimesi AYIN-ŞİN-KAF ile yazılır. ŞİN harfinde üç ve KAF harfinde iki nokta vardır. Dervîşi dervîş yapan, üç harf ile beş nokta SULTÂN-I AŞK'dır. Aşksız dervîş olmaz. Olsa da o kimse dervîş sayılmaz. Evet, dervîşin sermâyesi aşkdır, ilmi aşkdır, görgüsü aşkdır, bineği aşkdır, arzu ve istekleri de aşkdır. 

"يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُٓ yuhibbuhüm ve yuhibbûneh" şarâbından içmeyenler, canlarından ve başlarından geçmeyenler, baş açık ve yalın ayak aşk yolunu seçmeyenler, dervîş olamazlar. Dervîşin cânı aşkdır, cânânı aşkdır, bizzât kendisi aşkdır vesselâm.

Ma'şûku için cân vermeyen
Âşıklık da'vâsı kılmasın

Allah Azze ve Celle, Habîb-i Edîbine âşık, Habîb-i Hudâ Efendimiz de Allahu Teâlâ'ya âşıkdır ve Allah âşıklarının başı Mahbûb-ı Kibriyâ Efendimizdir. Bütün âşıklar, O'nun aşkının mîrasçılarıdırlar, O'nun aşkının mecnûnudurlar. Güneş O'nun aşkı, ay O'nun şevki, yıldızlar O'nun meşkı ile devreder.

Ey âşıkım diyen dervîş! 
O'nun aşkıyla devrân etmez misin? O'nun aşkıyla on sekiz bin âlemi seyrân etmez misin? Onun aşkıyla kuşça cânını kurbân etmez misiniz? Öyleyse gir meydâna ve O'nun aşkıyla devrân et, aşk ile ona seslen, aşk ile onu çağır. Zîrâ gerçek âşık olan dervîşin, eli kârda gönlü yârda olur. Tutduğu iş, yapdığı alışveriş onu Hakk'ın zikrinden alıkoymaz. Gözü, müştâk-ı dîdâr-ı ilâhî ile giryân, gönlü aşk-ı ilâhî ile püryândır.

Gerçek âşık olan dervîşin gözleri Hakk'dan gayrıyı görmez, gönlü Hakk'dan gayrıyı bilmez. Hakk, onun gören gözü, tutan eli ve söyleyen dilidir. Derviş ibn-i vakt olur, terk-i terk ehli bulunur. Dervîşin virdi Allah ism-i celîlidir. Dervîş, esmâda kalmaz, müsemmâyı bulur, mahbûbuna teslîm olur. Dervîşin, hiçbir kaygusu ve tasası yokdur. Onun yegâne endişesi Hakk'dır, derdi Hakk'dır, dermânı Hakk'dır, devâsı Hakk'dır, da'vâsı Hakk'dır. Dervîş, aşkda yok olmuş, fenâ bulmuşdur, gönlü bir ân için olsun aşkdan ârî kalsa, yaşayamaz.

Dervîşin hayâtı, sıhhati, râhatı aşkdır. Aşk, dervîşi berbâd eder ağlatır, vuslat ise âbâd eder, diriltir. Dervîş vuslatda firkat, firkatde de vuslat bulur. Aşk söyletir, aşk inletir, aşk öldürür, aşk diriltir. Aşk, kişiyi mest ü hayrân eder, gâh olur sultân eder. Aşkın ve âşıkın mezhebi yokdur. Âşık, nereye yönelse ma'şûkuna döner, nerede olursa olsun ma'şûku ile bulunur, nereye giderse ma'şûku ile gider, bir ân bile onsuz yapamaz ve yaşayamaz. Dâimâ ma'şûkunu zikreder, ma'şûku da onu zikreder. Âşık ile ma'şûk, zâkir ile mezkûr, dâima birlikte, her zaman beraberdir. Kişi, sevdiğini çok zikreder. Allahu Teâlâ'ya âşık olan da her zaman ve her yerde O'nu zikreder. Aşkın gereği ve belirtisi budur, aşk bunu gerektirir. Aşk bülbülü, ma'şûkun gül dalında her dem aşkı terennüm eder. 
Aşk, kulu Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerine yaklaşdırır. Aşk, kula kulluğunu hatırlatır ve ibâdetini artırır. Aşk, riyâ ve süm'ayı kaldırır, sıdk u ihlâsı artırır. Aşk, bütün müşkilleri halleder, kapalı kapılan açdırır. 
Aşk için semâ ref' olunmuş ve yeryüzü döşenmişdir. Aşk için kâinât halk olunmuş ve bezenmişdir. Aşk, çölleri aşdırır, aşk yolculuğunu kolaylaşdırır. Aşk, dağları devirir, bütün engelleri düzlüğe çevirir. Aşk, kalbi nûrlandırır, gönlü sürûrlandırır. Aşk uyutmaz. acıkdırmaz, susatmaz. Aşk ağlatır, aşk söyletir, aşk inletir, aşk dinletir. Bütün güzel san'atları îcâd etdiren aşkdır. Her şey aşk için îcâd olunmuş ve yaratılmışdır. Aşk için harbler olmuş, gözler kanlı gözyaşları ile dolmuşdur. Nice gül yüzlüler, aşk uğrunda sararıp solmuşdur.
Aşk, Ferhad'a dağları deldirmiş, Mecnûn'a kızgın ve ıssız çölleri aşarken kendini bildirmiş, Vâmık'a deryaları aşarken râhat bir nefes aldırmışdır. Aşk, âşık-ı garîbi âşık-ı karîb eylemişdir.

Aşk, ıssız bir dağbaşındaki kulubeyi saray, bir çok muhteşem sarayları da zindan etmişdir. Aşk, sultânı köle, köleyi sultân hâline getirmiş, aşk askeri girdiği illeri ma'mûr ve nice ma'mûru vîrân etmişdir. Aşk, âşıkın ağzından şiir olarak dökülmüş, kaleminden âbideler hâlinde dikilmiş, tâlib olanların kalblerine nârin birer aşk fidanı hâlinde ekilmişdir. Aşk, Mansûr'u darağacına sürüklemiş, Mevlanâ'nın kalbindeki ateşi körüklemiş, İbrahim Edhem'i hayrân ve Yûsuf'u Mısır'a sultân eylemişdir. Bütün kâinât, mevcûdât ve mahlûkât aşk ile başlamışdır, aşk ile bitse gerekdir. Kâinâtda her şey fenâya mahkûmdur, aşk bâkîdir. 

Hamele-i Arş, arşı aşk ile tutarlar. Gökyüzündeki bütün melekler, aşk-ı ilâhî rekâbeti ile birbirlerini kutlarlar. Habîb-i Edîb-i Kibriyâ, aşka süvâr olarak arşı geçmiş ve kürsî-yi ilâhîyi cevlân etmişdir. Âşık, ma'şûkunu aşk ile "kâbe kavseyn"e erişdirmişdir. Bütün cennetler, aşk için ziynetlenmiş, cennet dereceleri aşk ile yüceltilmişdir. Gökde aşk, yerde aşk, sağda aşk, solda aşk, her yer aşk ve her şey aşkdır. Aşk O'dur, âşık O'dur, ma'şûk O'dur, mahbûb O'dur, habîb O'dur, dost O'dur. Aşka süvâr olan, er geç ma'şûka erişir. Aşk için cân veren, önünde sonunda cânânını bulur. O'nu sev ki, O da seni sevsin. O sevmeyince, sen O'nu sevemezsin, O sana tâlib olmayınca, sen O'na tâlib olamazsın. Yârini sev ki yâr O'dur, özünü sev ki, özün de O'dur. 
www.muzafferozak.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder