Sayfalar

14 Kasım 2025 Cuma

الفتّاح El-Fettâh Celle Celâluh

Feth kökünden gelir. Arapça da feth, taraflar arasında hüküm vermek, kapalı bir şeyi açmak, zafere ulaştırmak gibi manâlarına gelir. Fettâh mübâlağa ifâde eden ism-i fâil veznindendir. Yâni fâtihin mübâlağalısıdır. Cenâb-ı Hakk, her kapalı O'nun inâyeti ile açıldığından ve her müşkil O'nun hidâyetiyle münkeşif olduğundan Fettâh ismiyle isimlenmişdir.

Cenâb-ı Hakk'ın bu esmâsı bir kaç türlü tecellî eder. Biri maddî manâda fetihler, zaferler şeklinde, diğeri manevî fütûhât şeklinde. Maddî fetihlerde, kalelerin, beldelerin feth olunması, düşmanın mağlûb edilmesi, mü'minlerin zafer kazanması sözkonusudur. Kezâ diğer dünyevî muvaffakiyyetler, zenginlik, ilerleme, makâm mevki sâhibi olmak gene bu esmânın tecellîsiyledir. "اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُب۪ينًاۙ" âyet-i celîlesinde bu nevi bir fütûhâta işâret vardır. Manevî fetihlerde ise kalb gözünün açılması, hayır kapılarının açılması, ilmi keşifler, manevî yükselişler ve gayb perdelerinin açılması sökonusudur. "مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَاۚ" âyetinde ise bu nevi fetihlere işâret verdır. Bu esmânın diğer bir tecellîsi de kullara arasındaki davâların hâlledilmesi ve hüküm verilmesi şeklindedir. Bu da âhiretde ortaya çıkacakdır. Nitekim, "قُلْ يَجْمَعُ بَيْنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفْتَحُ بَيْنَنَا بِالْحَقِّۜ وَهُوَ الْفَتَّاحُ الْعَل۪يمُ" âyet-i celîlesinde buna işâret vardır.

Kur`ân-ı Kerîm'de pek çok yerde fetihden bahsedilmişdir. Hattâ Fetih Sûresi diye müstakil bir sûre vardır. Bu sûre-i celîleden de anlaşılacağı üzere, Cenâb-ı Hakk'ın istikâmet sâhibi mü'minlere fetih vaadi vardır. Gerek maddî, gerek manevî. Fetihle alâkalı diğer sûre Sûre-i Fâtiha'dır ki onda da büyük bir fetih sırrı vardır. Kur`ân onunla açılmışdır, manâ-yı Kur`âniyye onunla feth olunur. Fâtiha Sûresinin havâssındandır ki bir işe Fâtiha ile başlanırsa o iş zaferle netîcelenir. 

Bazı duâlarda bu esmâ ile aynı manâya gelen "müfettih" tabîri geçer. Meselâ, "Allahümme yâ müfettihu fettih umurenâ ale'l-hayr vallahu hayrun hâfızan ve hüve erhemü'r-râhimîn" yâhud, "Yâ müfettiha'l-ebvâb iftahlenâ hayra'l-bâb" duâsında olduğu gibi.

Kulun bu isimden alacağı hisseye gelince. Dînî ve dünyevî, maddî ve manevî müşkilleri hâlledenler, hayır kapılarını açanlar bu esmâdan hisse alırlar. Gerek sözleriyle, gerek fiilleriyle. Kezâ mazlûmların hakkını zâlimlerden alarak onları rahatlatanlar, zâlimleri mağlûb ederek, mü'minleri ferahlatanlar, adâleti temîn edenler bu isimden hisse alırlar. Enfüsî bakımdan ise, akıllarını ve rûhlarını nefisleri üzerine hâkim kılanlar, kalbi kötü sıfatlardan temizleyerek tecelliyâta lâyık hâle getirenler, bu esmâdan hisse alanlardır.  

1 yorum: