Tophâne'de Mevlid Şenlikleri |
Efendi Hazretleri buyuruyorlar ki :
Vaktiyle dedelerimiz Resûl-i Ekrem Efendimizin dünyâya geldiği Rebîulevvel ayına öyle hürmet ederlerdi ki, Rebîulevvel ayının birinci gününden sonuncu gününe kadar bütün islâm beldelerinde donanmalar ve büyük şenlikler yaparlardı. Ziyâfetler tertîb edilir, yemekler yedirilir, ikrâmlar yapılır, fakîrler doyurulur, çıplaklar giydirilirdi. Kur`ân-ı Kerîm tilâvet edilir, mevlid-i şerîfler kıraat edilirdi. Sonra bunlar unutuldu, hattâ öyle acâib işler meydâna geldi ki, "mevlid okumak bid'atdir, bir faydası yokdur" diyebilecek cesâreti gösterenler ortaya çıkdı. Böyle söyleyenlere sakın kulak vermeyiniz.
Mevlid-i Şerîf'i okutmak, hânelere se'âdetdir, bereketdir, gönüllere nûrdur. Tabii şerî'ata hürmetkâr olmak şartıyla. Kadın erkek kucak kucağa oturarak, şehvânî nazarlarla birbirlerine nazar ederek değil. Allah'ın rızâsına, şerî'atın ahkâmına uyacak şekilde, kadınlar ayrı bir yerde, erkekler ayrı bir yerde oturarak, kendilerini muhâfaza ederek, elini, dilini, gözünü, kulağını Allah'ın yasaklarından hıfz ederek, hudû' ve huşû' ile mevlid dinlemek, insanları büyük ecirlere ve sevâplara nâil eder. Okunan hânelere bereket ve se'âdet olur.
Efendi Hazretleri, mevlid okumayı bid'at kabûl eden bir vehhâbî âlimi ile görüşmesini de şöyle anlatmışlardı :
Vaktiyle İstanbul'a gelen bir Vehhâbî âlimi, mevlidin bid'at olduğunu söyledi. Fakîr de ona "Bid'at iki kısımdır. Bid'at-ı hasene vardır, bid'at-i seyyie vardır. Mevlid hangi kısma girer?" diye sordum. "Bid'at bid'atdir" dedi ve kestirip attı. Bunun üzerine dedim ki "Biz şimdi burada otursak ve Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, Mekke'de şu sene dünyâya geldi, kırk yaşında nübüvvetini ızhâr etti, Allah'ın emri ile halkı islâma da'vet etti, Cenâb-ı Hakk O'na mi'râc ettirdi, sonra Mekke'den Medîne'ye hicret etti, şu şu gazâları yaptı, Mekke'yi fethetti diyerek uzun uzun hayâtını anlatsak bunun bir sevâbı var mıdır yok mudur?" Cevâben "Elbette vardır" dedi. "Peki, bu, manzûm olunca mı günâh oluyor?" dedim, dondu kaldı, hiç cevap veremedi.Efendi Hazretleri buyururlardı ki :
Hadîs-i şerîf ile sâbitdir ki sâlihleri bile zikreylemek ibâdetdir, nerede kaldı peygamberleri ve bâhusûs peygamberlerin seyyidi olan bizim peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmı zikretmek! Biliniz ki, Resûl-i Ekrem Efendimizin ismi her nerede anılırsa orada muhakkak felâh, bereket, se'âdet, necât hâsıl olur.
Şâfi'-i rûz-i cezâ eşref-i sermed geldi
Gözleri Hakk'a açan şâfî-i ermed geldi
İrdi Hakk'dan o zaman bir hükm-i emed geldi
Semâva vâdîsine cezr ile bir med geldi
Çünkü dünyâya güzel gökdeki Ahmed geldi
Allah'ın sevgilisi doğdu Muhammed geldi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder