Eğer Allah'ın yasak ettiği ve çirkin kabûl ettiği şeyler, bize de çirkin geliyor ve bunlardan iğreniyorsak, îmânımız kemâle gelmiş demekdir. Allah'ın yasak ettiği şeyleri yapmasak dahî eğer onlar nefsimize çirkin görünmüyor, aksine çok lezzetli ve keyifli geliyorsa bilelim ki îmânımız kemâle ermemişdir. Meselâ, içki içmesek de içki bize güzel görünüyorsa îmânımızda zaaf var demekdir. Harama bakmasak da zinââya yaklaşmasak da bunlar nefsimize hoş geliyorsa îmânımız kâmil değil demekdir. Misaller istenildiği kadar çoğaltılabilir.
Yine eğer Allah'ın emrettiği ve güzel kabûl ettiği şeyler, bize de güzel geliyor ve bunları seve seve yapıyorsak, îmânımız kemâle gelmiş demekdir. Allah'ın emrettiği işleri yapsak dahî, eğer bunlar nefsimize ağrı geliyor ve hoşumuza gitmiyorsa bilelim ki îmânımız kemâl ermemişdir. Meselâ namaz kıldığımız halde, namaz bize bir külfet gibi geliyorsa îmânımızda zaaf var demekdir. Zekat versek dahi, verirken elimiz titriyor ve paracıklarımıza kıyamıyorsak îmânımız kemâle gelmemiş demekdir. Misaller istenildiği kadar çoğaltılabilir.
Sûre-i Mü'minûn'un en başında "قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ O mü'minler ki muhakkak kurtuluşa ermişlerdir" buyurularak sonraki âyetlerde vasıfları sayılan mü'minler îmânını kemâle getirmiş olan mü'minlerdir. Yani kurtuluş ve necât ancak îmânı kemâle getirmekle mümkündür. Bu hususda Efendi Hazretleri, "Îmânı taklidden tahkîke getirmek gerekir, tahkîke dönüşmeyen taklîdî bir îmân insanı kurtarmaya yetmez" buyururlardı.
Taklîdden eyle hazer cevher olur mu mermer
Bakırla bir midir zer bul "men 'aref"le dîde
"Îmânı taklidden tahkîke getirmek gerekir, tahkîke dönüşmeyen taklîdî bir îmân insanı kurtarmaya yetmez"
YanıtlaSilHadi et bakalım tefekkür...
Bu kadar sahte bir dünyada,sahteliklerin içinde parıl parıl parlayan inci gibi...
Tefekkür var....Tefekkür var!
Hadi et bakalım tefekkür kolaysa...