Bak görüyorsun ya, kilise değil burası, havra da değil, câmi. Bir zenginin yanında bir fakîr, bir hastanın yanında bir sıhhatli, bir patronun yanında bir işçi, bir sıhhatlinin yanında bir hasta, bir câhilin yanında bir âlim, herkes oturuyor. Kimin Allah indinden efdal olduğunu bilmiyoruz. Hepimiz birbirimize hüsn-i teveccüh ediyoruz, "Allah indinde benden bu yüksekdir" diye. Kilisede böyle değil. Ön safda ibâdet etmek için yeri satın alacaksın. Havrada böyle değil. Sağ tarafda durmak için yeri satın alacaksın. Bir fukarâ bir zenginin yanına gidemez. Böyle değil İslâm'da. Biz birer tohum gibiyiz, içimizdeki nüvemiz, neyse bizim isti'dâdımız, kapalı tohumlar. Yarın bizi kabre saçacaklar, sonra kabirden meydana çıkacağız. Yani kimimiz gül, kimimiz akrep, kimimiz yılan, kimimiz insan olarak. Onun için şimdi burada kimse bilmiyor. Allah sakladı velîlerini, gizledi.
Er yarın Hakk dîvânında belli olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder