Sayfalar

3 Ekim 2019 Perşembe

Hevâ-yı Mâsivâyı Ey Dil-i Dîvâne Teb'îd Et


NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Hevâ-yı mâsivâyı ey dil-i dîvâne teb'îd et
Hakîkat matlabında müstakîm ol Hakk'ı tefrîd et
Cihânın gülşeninde ihtiyâr-ı bezm-i tecrîd et
Yakıp 'aşk oduna cânı meşâmın bû‐yi tevhîd et
Kamûya yek nazar-birle şuhûdun rû‐yi tevhîd et

Gönlünü dünyâ ve âhiret endîşelerinden âzâd et. Hakîkat yolunda dosdoğru yürü ve Hakk'dan gayrı herşeyden yüz çevir. Dünyâ hayâtının âlâyişinden, dünyânın süsünden-püsünden kendini kurtar ve dâimâ Hakk ile berâber ol. Aşk-ı ilâhî ile yanıp kül ol da tevhîdin kokusunu al. Her şeye tevhîd nazarıyla bak da Hakk'dan gayrı bir şey görme.

Şu'ûr oldukça başında gönül gafletle davranma
Cenâb-ı Hakk'a teslîm ol sakın şeytâna aldanma
Fenâ bahrinde cevlân et seyâhat eyle saklanma
Şu mâhîler gibi kendini deryâdan cüdâ sanma
İhâta eylemiş her yana bak sû‐yi tevhîd et

Aklın başında oldukça gaflete düşüp de Allah'ı unutma. Allah'ın emirlerine teslîm ol, sakın şeytâna aldanıp da Allah'a âsî olma. Tevhîd denizinde yüz, seyr-i sülûk et, sakın balık gibi denizden gâfil olma. Görmüyor musun? Cenâb-ı Hakk her şeyi ihâta etmişdir. Neye bakarsan onda Hakk'ın esmâ ve sıfatını müşâhede et.

Beş on gün 'ömr-i dünyâ değmez ey dil fikr ü tedkîka
Semend-i himmeti sevk eyle cevlângâh-ı tevfîka
Zuhûrât-ı bedâyi'le işin hasr eyle tatbîka
Salınma câh‐ı taklîde su'ûd et 'arş‐ı tahkîka
Sana senden sefer eyle seni sen dû‐yi tevhîd et

Bu kısacık dünyâ hayatı için endîşelenme. Bütün gayretini tevhîdin hakîkatine erişmek için seferber et. Bu maksada ancak güzel işlerle, sâlih amellerle erişebilirsin. Bu güzel işleri işlerken de taklîdi bırak, tahkîk ile işle. Yaptığın işleri de kendinden bilme, zirâ bütün fiilleri halkeden ancak Allah'dır.

Na'îm-i ravza-yı rengîn şemîm-i lâle vü nesrîn
Cemâl-i nâzik-endâm u visâli-i Leylî ü Şîrîn
Yüzünde bû-yi safvet yok kamu eyler seni gamgîn
İzâfâtı bırak gözden açılsın dîde‐i Hakk‐bîn
Temâşâ‐yı cemâl‐i şâhid‐i dil‐cû‐yi tevhîd et

Bu dünyâdaki bütün güzellikler, bütün nimetler hattâ güzel yüzlü ve hoş endâmlı sevgililer bile insana zevk ve safâ vermez. Hepsinin de sonu gam ve kederdir. Safâya ermek istersen, kalb gözünü aç da Hakk'ın cemâlini seyret. Bu da ancak izâfetlerden kurtulmakla mümkündür.

Derûn-i sîneden gâfil cihât-ı sitteden âgâh
Ulaşmaz ka'be-i âmâle hayretde kalır gümrâh
Var ise dîde-i dil Es'adâ gör her teferrüc-gâh
Salât‐ı ehl‐i kurbun kıblesidir "semme vechullâh"
Niyâzî durma dâim secde‐i ebrû‐yi tevhîd et

Dünyâya bağlanıp da gönül iklîminden uzaklaşanlar, yani maddiyyatda kalıp maneviyyatdan uzaklaşanlar,  yollarını şaşırıp hüsrana uğrarlar ve maksada aslâ ulaşamazlar. Tevhîd nazarı ile bakan ehl-i dil ise gördüklerinin zâhirine aldanmaz, her neye baksalar, o şeyde Hakk'ı müşâhede ederler. Tevhîdin bu yüksek mertebesi, Hakk'a kurbiyyet peydâ eden evliyâullahın mertebesidir ki onlar her an zikrullahda ve secde-i vuslatdadırlar.

Niyâzî Mısrî Hazretlerinin nutk-i şerîfi üzerine Erbilli Es'ad Efendi Hazretlerinin tahmîsidir.
Kaddesallahu esrarahume'l-azîz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder