O, dâimâ şöyle derdi : "Tam kırk yıldır gece gündüz devamlı mücâhede etmekde ve riyâzat yapmakdayım. Sırf bilginlik illeti benden gitsin ve ilim perdesinden kurtulayım diye. Fakat hâlâ buna tam ma'nâsıyla muvaffak olamadım. İnsanın gönül levhası ne kadar temiz olursa, Allah'a kurbiyyeti de o kadar fazla olur. Çünkü levh-i mahfûz, hâfızın levhasından çok daha yücedir".Hazret-i Mevlânâ babası Sultânü'l-Ulemâ Hazretlerinden naklen de şöyle buyurmuşlardır :
Âlimlerin sultânı olan babam Bahâeddin Veled, dâimâ şöyle söylerdi : "Eğer bende tahsîl ile elde edilen bu ilimler olmasaydı, bendeki ma'nevî hâl daha kuvvetli olurdu.
Şems-i Tebrîzî Hazretlerinin Hazret-i Mevlânâ'ya, "Bütün kitâblardan kurtul" demesi onun yıllar boyu canı gibi muhafza etdiği kitâblarını terketmeğe zorlaması yine bu hikmete mebnîdir.
Sôfiyyenin ileri gelenlerinden Ebû Saîd Ebu'l-Hayr Hazretleri buyuruyorlar ki :
Bu yola girmek bize nasîb olduğu, bu bize lutfedildiği zaman, pek çok kitâbım vardı. Bunların sayfalarını teker teker açar, okur ama hiç huzûr bulamazdım. Bir gün Allahu Teâlâ'ya niyâz etdim, "Yâ Rabbi bu kitâbları okumakla keşfim açılmadı, bende kalb huzûru hâsıl olmadı. Anlıyorum ki, bunları okumak beni senden ayırıyor. Bana öyle bir şey bahşet ki, seni onunla bulayım ve bu gibi şeylere ihtiyâcım kalmasın" dedim. Rabbim bana lutufda bulundu. Kitâbları alıp teker teker önüme koydum, içimde bir huzûr hissetdim. Hakaiku't-Tefsir nâmındaki esere sıra gelince, Fatiha'dan başlayıp Enâm suresine kadar okudum. Bu sûredeki, "Allah de ve onları daldıkları oyunla başbaşa bırak, 6:61" âyetine gelince kitabı bırakdım. Okumaya devam etmek için ne kadar uğraşdımsa da bir âyet bile okuyamadım. Halbuki bunları daha evvel ezberlemişdim
Hazret-i Şeyh bu hâdiseden sonra bütün kitâblarını toplamış ve onları toprağa gömmeye karar vermiş. Bu işle uğraşırken, kitâblara bakmış ve "Sizler bana ne hoş rehberdiniz ama vuslatdan sonra rehbere hâcet yokdur" buyurmuşlar. Hazret-i Şeyh, o günkü konuşmasında, "Bu iş hokkaları ve kalemleri kırmak, defterleri yırtmak, ve ilimleri unutmakla başlar" buyurmuşlar.
Hazret-i Şeyh kitâblarını toprağa gömdürürken bu manzaraya şâhid olanlardan bazıları dayanamayıp, "Bu kitâbları onlardan istifâde edecek birisine verseydin daha iyi olmaz mıydı?" deyince, Hazret-i Şeyh, "Biz böyle yapmakla, yapılan iyiliği de, bağışlanan şeyleri de hatırlama tehlikesinden kendimizi kurtardık" buyurmuşlar.
Allah razı olsun
YanıtlaSil