Sayfalar

29 Mart 2021 Pazartesi

Latîfe Meselesi

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Latîfe câizdir ve Resûl-i Ekrem de latîfeyi severler. Ehlullah da latîfeyi severler. Yani zühd-i bârid sâhibleri değillerdir. 

Hattâ evliyâullahdan bir zâta sormuşlar, "Niçin zâhidler böyle yüzleri asık oturuyorlar?" demişler, demiş ki, "Gidecekleri yeri görüyorlar da  ondan" demiş. "İdam sehbâsını gören adamın yüzü güler mi? Gülmez. Onlar cehennemi görüyorlar, yüzleri asılıyor, biz cenneti görüyoruz, onun için gülüyoruz" demiş. 
Ama latîfe latîf gerek. Cenâb-ı Peygamberin latîfeleri var. Laf aramızda Allah'ın da latîfeleri vardır. Allah da şaka yapar bazı dervîşlerle, aldanmamalı, üzer adamı bazen. Cenâb-ı Hakk latîfdir ve latîfe eder yani şaka yapar. Hattâ bir zât-ı muhterem, çok takvâ ve verâ sâhibi imiş, sabahlara kadar ibâdet edermiş. Bir gece kendisine hitâb olunmuş, "Ne yaparsan yap, seni cehenneme koyacağım" denilmiş. Adam fenâ hâlde üzülmüş, hemen şeyhine koşmuş, "Ben sabahlara kadar evrâd u ezkâr okuyorum, ibâdet yapıyorum ama bana böyle böyle hitâb olundu" demiş. Şeyh Efendi, "Sen git ibâdetine bak, Allah seninle şaka yapmış" demiş. Şaka yapar Allah bazen. 
Cenâb-ı Peygamber bir gün "kocakarılar cennete girmeyecek" demiş. Orada bulunan bir ihtiyar bir kadın, o gece sabaha kadar ağlamış. Sonra sabahleyin kocası Hazret-i Peygamber'e gelmiş, "Yâ Resûllah, dün siz kocakarılar cennete girmeyecek buyurmuşsunuz, bizim hanım sabaha kadar ağladı, gözüne uyku girmedi" demiş. Cenâb-ı Peygamber buyurmuş ki, "Git ona selâm söyle, kocakarılar kocakarı olarak cennete gitmeyecek, on sekiz yaşında genç kız olacaklar". 
Gene Cenâb-ı Peygamber'le İmâm-ı Ali karşılıklı oturmuşlar hurma yiyorlarmış. Efendimiz yediği hurmanın çekirdeğini İmâm-ı Ali'nin önüne sürüyormuş. Efendimizin önünde çekirdek yok, İmâm-ı Ali Efendimizin önünde de çekirdek dolu. Cenâb-ı Peygamber buyurmuş, "Yâ Ali, ne kadar çok hurma yemişsin, bak ne kadar çok çekirdek var önünde" deyince, "Yâ Resûlallah, siz gâliba hurmaları çekirdekleriyle yuttunuz" demiş.

İmâm-ı Ali, "Resûlullah'a kaç defa Cebrâil nâzil olduysa bana iki defa geldi" demiş. "Nasıl olur?" demişler. "Şehrin kapısı ben değil miyim? Biri çıkarken biri girerken" demiş.
Turş-rû olmadı zâhid-veş acı dirlikden
Merd-i 'ârif ki derûnu ola deryâ-yı 'asel
Hulk-i bed nâr-ı sakardır ki yakar sâhibini
Gönlü cennetdir o kim oldu kamu hulku güzel
www.muzafferozak.com

1 yorum: