Sayfalar

26 Nisan 2021 Pazartesi

Büyük Cihâda Girişmelisin

Şeyhü'l-ekber Muhyiddîn İbn Arabî Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyyesinde buyuruyorlar ki :

Büyük cihâda girişmelisin. Büyük cihâd, senin en büyük düşmanın olan nefsin ile yapacağın cihâddır. Nefsin aynı zamanda seni takîb eden en yakın düşmanındır. Zîrâ bu düşman senin içindedir. Allah, "يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قَاتِلُوا الَّذ۪ينَ يَلُونَكُمْ مِنَ الْكُفَّارِ وَلْيَجِدُوا ف۪يكُمْ غِلْظَةًۜ ey îmân edenler! Size en yakın olan kâfirlerle savaşın" buyuruyor. Senin için nefsinden daha kâfir bir şey yokdur. Nefs, her nefes Allah'ın kendisine göndermiş olduğu nimetleri inkâr eder. Onunla böyle savaşdığında, diğer düşmanlarla savaşırken ihlâs kazanırsın. Böyle bir savaşda öldürüldüğünde, Rablerinin katında rızıklanan ve O'nun ihsân etdiği nimetlerle rahata ermiş, kendilerine gelecek olanları müjdeleyen şehîdlerden birisi olursun. Allah yolunda cihâd eden kişinin kıymetini öğrenmişdin. O mücâhid, kazandığı sevâb veya ganîmetle evine dönünceye kadar, devamlı oruç tutmuş, ibâdet etmiş, Allah'ın âyetlerini okumuş, hiç ara vermeden ibadet etmiş birisi mesâbesindedir. Sahîh bir hadîsde orucun benzersiz bir ibâdet olduğu bildirilmişdir. Hiç kuşkusuz cihâd onun yerini aldığı kadar namazın da yerini alır. Bunu beyân eden bir hadîs de vardır. O hadîs, Allah'ın farz kılmış olduğu cihâdla alâkalıdır. İnsan bu cihâdı terk etdiğinde, mutlakâ günahkâr olur. Nefsine karşı mücâhede edip dînini korumaya çalışan ârif kişi, her zaman cihâd hâlindedir. Çünkü insanın nefsi, Hakk'ın davetine muhâlefet etmek ve karşı gelmek tabiatında yaradılmışdır. Yani insan, arzusuna uyar ve onun arzusu Allah için irâde mesâbesindedir. Allah ise dilediğini yapar, O'na bir sınırlama konulamaz. İnsan da kendi arzu etdigini yapmak ister fakat insana sınırlamalar konulmuşdur. Yani insan mutlak bir irâdeye sâhib değildir. İnsanın dâimâ mücâhede hâlinde olmasının sebebi budur. İşte bu yüzden ehl-i himmet olanlar, ârif-i billah olan zevâtın derecelerine erişmek istemişlerdir. Bu dereceye ulaşdıklarında, onların irâdeleri Hakk'ın irâdesi hâline gelir. Yani sadece Hakk'ın irâde etdigini irâde ederler, Hakk'ın kerih gördüğü şeyi kerih görürler. Allah irâde eder ve râzı olur, irâde ederken kerih görür. Böyle olmazsa, kişi îmândan sıyrılıp çıkar. Büyük bir mahrûmiyyet olan böyle bir hâlden Allah'a sığınırız. Böyle bir hâl gadab-ı ilâhîyi çekecek olan bir doğrulukdur. Nitekim gıybet de bunun için yasaklanmışdır.

Şeyhü'l-ekber Hazretleri, "Rablerinin katında rızıklanan ve O'nun ihsân etdiği nimetlerle rahata ermiş, kendilerine gelecek olanları müjdeleyen şehîdler" ifâdesiyle, "Sûre-i Âl-i İmrân'daki "وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًاۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ * فَرِح۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذ۪ينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۢ" âyet-i kerimelerine işâret etmekdedir. Bu âyetler, zâhirde, küffâra karşı cihâd ederek Allah yolunda canlarını fedâ edenler hakkında, bâtında ise, nefsiyle mücâhede ederek Allah yolunda kendilerini ifnâ edenler yani ölmeden evvel ölenler hakkındadır. Ölünün bir irâdesi olmadığı gibi, ölemeden evvel ölenlerin de irâdesi olmaz. Hazret'in "Onların irâdeleri Hakk'ın irâdesi hâline gelir" buyurmasının hikmeti budur.

Kim cihâd-ı ekber-i a'dâya 'azm-i tâmm eder
'Azmi nisbetde erer Hakk'dan ona nasr-ı füyûz
Vahdete mir'ât olan dil ka'be-i ma'nâ-yı zât
Kalmaz anda nisbet-i zâtiyyeden gayr-i füyûz

3 yorum:

  1. Efendim “Allah irâde eder ve râzı olur, irâde ederken kerih görür. Böyle olmazsa, kişi îmândan sıyrılıp çıkar. Büyük bir mahrûmiyyet olan böyle bir hâlden Allah'a sığınırız. Böyle bir hâl gadab-ı ilâhîyi çekecek olan bir doğrulukdur. Nitekim gıybet de bunun için yasaklanmışdır.“ Burada Şeyh-ül Ekber hazretleri tam olarak ne demek istiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir cümle öncesinde söylüyor, Allah'ın öyle kulları vardır ki, sadece Hakk'ın irâde etdigini irâde ederler, Hakk'ın kerih gördüğü şeyi kerih görürler. Bunlar irâdelerini Hakk'ın irâdesine teslim etmiş olan kullardır. Eğer böyle bir kimse, irâdesini kullanacak olsa, şirke düşmüş, küfre girmiş olur. Çünkü onun bulunduğu makamda ikiliğe yer yokdur.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.

      Sil