İlim ve irfân sahasında kıymetli eserler veren, bâhusûs biyografi ve bibliyografi çalışmalarıyla milletimize büyük hizmetler yapan Bursalı Mehmed Tâhir Bey'in en büyük eseri budur. Takrîben otuz yıl süren uzun bir çalışmanın mahsûlü olan bu büyük eser, adında da anlaşılacağı gibi Osmanlı asırlarında yaşamış ve eser vermiş olan zevâtın hayâtı ve onların ortaya koyduğu eserler hakkındadır. Eser 3 cilddir, birinci cildde meşâyih ve ulemâ, ikinci cildde şâirler ve edîbler, son cildde ise târihçiler, tabîbler, matematikçiler ve coğrafyacılar yer alır. Eserde, yaklaşık bin yedi yüz kadar müellifin kısa hayât hikâyesine ve onlara âid dokuz bin civârında esere yer verilmişdir.
Mehmed Tâhir Bey, eserin takdîm kısmında, bu eseri niçin hazırladığını şöyle îzâh eder :
Bu eseri yazmakdan asıl maksad-ı âcizânem, mensûbiyyeti ile müftehir bulunduğum, Osmanlı Türklerinden yetişen erbâb-ı kemâl ve maârif zümresinden olup da tedris meşgalesinden nâşî eser telîfine vakit bulamayanlardan sarf-ı nazarla yalnız mesleklerinde âsâr yazan zâtlardan ancak bir nebzesinin muhtasaran terâcim-i ahvâliyle,
inne âsârenâ tedüllü 'aleynâ
fenzurû ba'denâ ile'l-âsâr*
beyt-i müfâdına tebean, esâsen fazl u kemâllerine delâlet edecek olan, esâmî-i müellefâtını yazarak bilumûm maârif müntesibleriyle müellefât-ı Osmâniyyeyi bilmek isteyen sâir milletlere hiç olmazsa bu müellefât fihristinin bir kısmını hâvî olmak üzere Osmanlı erbâb-ı maârifinin kemâlât-ı ilmiyye ve melekât-ı fenniyyelerinin alâ tarîki'l-ihtisâri isbat ve ityânına nâçizâne vâsıta olup, fıtraten zekî ve âlî-cenâb olan bu kavm-i kerîme bir takım garazkârânın isnâd etmek istedikleri yanlış ve garazlı fikir ve telâkkîleri reddetmekdir.
Mehmed Tâhir Bey, hakîkaten çok büyük bir iş yapmışdır. Zîrâ o devirde kitâbiyât bilgileri muhtelif kaynaklara dağılmış vaziyetde idi, kütübhânelerin çoğunda katalog çalışması yapılmamışdı, kenarda köşede kalmış pek çok kütübhânede bulunan bir takım kıymetli kitâblardan kimsenin haberi yokdu. O, uzun yıllar azimle çalışarak, bu dağınık bilgileri toparlamış ve ortaya muazzam bir eser koymuşdur. Eserde bir takım eksiklikler ve hatâlar var diye eleştirenler, yazara haksızlık etmiş olurlar zîrâ o devirde böyle bir eseri hiç hatâsız ve eksiksiz olarak vücûda getirmek mümkün olamazdı. Zâten hatâlı denilen bilgiler, müellifin hatâsı değildir çünkü eserine kaydetdiği her kitabı, her risâleyi görmesi mümkün olamayacağından pek çok bilgiyi başka kaynaklardan olduğu gibi almak zorunda kalmışdır.
Eserin ilk baskısı 1915 ile 1924 yılları arasında yapılmış, tabiatıyla bu baskıda Arap harfleri kullanılmışdır. Eserin latinize edilmiş hâli ancak 1972 senesinde ortaya çıkmışdır ve maalesef bu yayın fâhiş okuma hatâları sebebiyle pek güvenilir değildir. Üstelik yapılan sâdeleştirme sebebiyle eserin orijinal dili de bozulmuşdur. Ne büyük ibretdir ki bizim pek kıymet vermediğimiz bu eserin tıbkıbasımı İngiltere'deki bir yayınevi tarafından yapılmışdır. Nihâyet 2016 yılında Türkiye Bilimler Akademisi eseri lâyıkı vechile yayınlamışdır. Bu yayına şu bağlantıdan erişebilirsiniz.
Osmanlı Müellifleri yayınlandığından bu yana yaklaşık bir asır geçmişdir ama eser hâlâ başvuru kaynağı olma vasfını korumakdadır. Ne kadar manidardır ki onu aşan bir eser henüz ortaya konmamışdır. Ömrünün en az yarısını bu eseri telif etmeye hasreden Mehmed Tâhir Bey, büyük bir ekibin bile kolay kolay yapamayacağı bir işi tek başına yapmışdır. Ne büyük muvaffakiyyetdir bu! Bugün nice üniversitelerimiz, nice vakıflarımız var, paraları da var, imkânları da var, kadroları da var ama buna benzer bir çalışma göremiyoruz maalesef. Demek ki ihtiyâcımız olan şey içi boş vakıflar, bol kadrolu üniversiteler, para, bütçe filan değil. Ya nedir? Mehmed Tâhir Bey gibi yüce gönüllü hizmet ehli zevâta, ulvî gâyeleri olan yüksek rûhlara, fedâkârlık timsâli insanlara ihtiyâcımız var bizim.
* Muhakkak ki eserlerimiz bizi anlatır, öyleyse bizi tanımak için eserlerimize bakınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder