Sayfalar

27 Mart 2024 Çarşamba

Eski Meddah ve Komedyenlerimiz

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir Ramazan sohbetlerinde söz televizyondaki Ramazan eğlencelerinden açılınca buyurdular ki :

Yalnız Güllü Agop yok, Abdürrezzak Efendi, Hasan Efendi, Fahri Efendi, Şevki Efendi, Nâşit Bey, Kel Hasan Efendi, daha kimler kimler var. Bunlar yakın tarihde, daha evveliyâtı da var. 

Abdürrrezzak Efendi sahneye çıkacak, Sultan Abdülhamid Han'ın karşısında oynayacak, demişler ki, "Maaşlar üç dört aydır çıkmıyor, Allah aşkına bir şey yap oyunda, çıksın şu maaşlar". "Peki" demiş. Ayağına bir çizme giymiş, çıkmış sahneye, yarım saat uğraşmış çizmeyi çıkarmak için, "Allah müstehakını versin" demiş, "memur maaşı gibi çıkmıyor" demiş. Sultan demiş, "Verin maaşları". Bir tabak da mecidiye göndermiş kendisine. Bakmış, demiş, "Burası pâdişah sarayı, zerdesiz pilav yenir mi?". Üzerine bir avuç da altun koydurmuş pâdişah. 
Ondan sonra pâdişah demiş ki, "Getirmeyin bunu buraya" demiş, ceza vermiş. Evinde oturuyor filan. Evi Zincirlukuyu'da bizim tekkenin civârındaydı. Bir müddet sonra, tekrar istemiş sultan, harem ağası gitmiş, "Zât-ı şâhânenin emri var, irâde-i şâhâne var, gidip oynayacaksın sarayda" demiş. "Bak bana" demiş, "söyle pâdişahımıza, ben her şeyi söyleyebilirim oyun meydanında, gülmek istiyorlarsa, beni konuştursunlar, gülsünler. Ağlayacaklarsa, buradan dön köşeyi, Hâfız Sâmi'nin evi orada" demiş. "Götürün onu, bir Mevlûd okusun, ağlatsın pâdişahı" demiş.
Böyle hazır cevâb insanlar vardı. Bir Güllü Agop var şimdi yalnız, Ramazan'da bir Güllü Agop çıkıyor ortaya. Hay gülü patlasın. Herhalde Agop'un oğlu yapıyor bu işi. Bizde öyle insanlar var ki sultanı hoplatmışdır yani, böyle söz söylediği vakitde. 
Sultan Hamid zamanında Kavuklu Hamdi ile Abdürrezzak oynuyor. "Aman Hamdicim" diyor, "dün gece sahur vaktinde, bir top sesi, bir güm, iki güm, üç güm,...,yüz güm, yüz bir güm!". Hal topuymuş yüz bir top. Sultan Hamid zamanında oluyor bu. "Yüz bir top atılmasın mı! Bu neye işâretdir" deyince, oyun arkadaşı laf bulamamış karşılığında. Arkasından, "güm güm güm güm meğerse ben top zannetdim, komşuda helva dövüyorlarmış" demiş. "Allah cezânı versin" demiş.

Buraya gelirlerdi, bu câmiye. Bütün artistler buradaydı. Burada şu kürsünün dibinde otururlardı. Hepsi, bütün Şehzâdebaşı'nın artistleri buradaydı Ramazan'da. Dümbüllü'sü, Tevfik'i, Nâşit Bey'i, Âsım Baba'sı filan hep buradaydı. İkindi namazına gelirler, ikindiden sonra vaaz dinlerler, otururlardı. Hepsi namaz kılarlardı. Hepsi namazlarını kılarlar, vaaz dinlerler, hoca dinlerler, şeyh dinlerler, tekkeye gelirler, zikrullaha girerlerdi. 
Efendi Hazretleri, o zamanlar yeni yeni ortaya çıkan ve fâhiş kelâmlara, çirkin çirkin sözlerle, hayâsız, edebsiz laflarla komedi yapdıklarını zanneden kimseler hakkında, "Sonradan öyle bir haşerât tâifesi çıkdı ki ortaya, felâketin büyüğü" buyurdular.
www.muzafferozak.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder