Sayfalar

14 Kasım 2024 Perşembe

Dostluk Nasıl Olmalı?

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Şimdi, ben size geçen hafta demişdim ki, dostluk üç nevi, düşmanlık da üç nevidir demişdim, onu tarîf edecekdim, onu tarîf edeyim inşâallah. 

Artık hava sıcak ama beni affedin. Güneş gurûba eriyor, yolculuk yaklaşdı bizim. Çizmeleri çekdik ayağımıza.

Evvelâ sevgi Allah için olacak. Güzelliği için, gençliği için parası için, menfaati için, rütbesi için olmayacak. Allah için sırf, Allah rızâsı için. Allah için olacak sevgi, muhabbet. Hattâ bir mü'min bir mü'minin, Allah rızâsı için, hatırını sormaya gitse her adımına umre sevâbı verilir. Allah için olacak. 

Müslümanlıkda her ibâdet, her tâat, Allah için olacak. Böyle yapanlar kazandılar. Öyle yapmayanlar, kullar görsün diye yapanlar, onlar kaybetdiler, onlar müşrik oldular, şirke düşdüler. Ecirlerini, amellerini göstermek istedikleri kullardan almak için Allah onlara emredecek kıyâmet gününde, "Senin cömertliğini kulların görmesini istiyordun değil mi, kullar gördüler sana cömert dediler, haydi şimdi mükâfâtını al bakalım onlardan" diyecek. Onun için namaz, oruç, zekât ne varsa hayır hasenâtda, Allah için yap. Gösteriş için sakın yapma. Riyâ olur, riyâ olur, riyâ. Riyâda şirk-i hafî vardır. Ha bir de var ki, insanlara önder olmak, hayırda önder olmak, ona müsâade etmiş şerîat. Meselâ bir hayır yapılacak bir yerde, evvelâ sen çıkıyorsun, sen veriyorsun. Bu da halka gösteriş için değil. Allah'a teşvîk için, Allah rızâsına. O vakit müsâade edilir. Anlatabildim mi? İnşâallah anlatmışımdır. Geçiyoruz. 

Bir. Evvelâ Allah için sevgi, muhabbet olacak. İki. Öyle seveceksin ki, sevgi şöyle olacak. İçdiğin su, aldığın hava, yediğin ekmek, onun gibi. Bunların birini almazsan, yaşayamazsın hayâtda. Sevgili arkadaşını, sevgili ahbâbını, bu şekilde sevmen lâzım. Bu muhabbet de Resûlullah'a lâzım. Böyle bir muhabbetle Peygamber'e bağlanacaksın ki Resûlullah'la beraber olasın. Acaba anlatabildim mi? Yani bir gün akşam olduğu vakitde, yatağına girdiğin vakitde, bugün Peygamberim sallallahu aleyhi veselleme, kaç defa salavât-ı şerîfe verdim. Çünkü insan sevdiğini dâimâ dilinden düşürmez, diliyle zikreder sevdiğinin ismini. Hattâ birisi ansa, gâyetle memnûn olur. Onun için biz Allah'ı unutarak Allah'ı zikretmiyoruz ki. Niye zikrediyoruz Allah'ı? Sevdiğimiz için zikrediyoruz. Biz zikredince Allah da bizi zikrediyor, zâkirle mezkûr aynı oluyor. "فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ fezkürûnî ezkürküm", karşılıklı oluyor zâkirle mezkûr. Sevdiğimizden zikrediyoruz Allah'ı. Sevdiğini çok zikredersin ve edildiğini de istersin. "Âh ismini bir ansalar" dersin. Kendin anarsın kanmazsın da, bir de kulağınla dinlemek istersin. Kulağın da zevki var çünkü ayrıyeten. Sen bakma bazıları diyorlar ki "Yalnız gizli olsun" diyorlar. Olmasın gizli hep. Bazen gizli efdaldir, bazen âşikâr efdaldir. Kulağın da zevki vardır. Bir adam gizli Kur`ân okuyabilir ama kulak bundan mahrûm olur. Bir de kulakla Kur`ân dinlersen, kulağın da bundan mütelezziz olur. Neler söyledim size ama inşâallah alanlar almışdır. 

Resûl-i Ekrem'i ve dostlarınızı böyle seviniz. Böyle sevmek için de şartlar vardır. Çok dikkat et konuşduğum sözlere. Bir kimse bir kimseyi zorla sevemez. Muhabbet, aşk, insanların irâdesinde değildir. İrâde-i cüziyyede değildir, irâde-i külliyyededir. Meselâ bir adam Allah'ı nasıl sever, Allah o kulu sevmeyince. Buna imkân yokdur. Evvelâ Allah o kulu sever, sevdikden sonra kulun kalbi Allah'a döner, o Allah'ı sever. Ama bunun şartı vardır. Nedir? Kul Allah'a ibâdet etmeğe başlar. Bu ibâdet belki pek muhabbetle olmaz ama o ibâdet Hakk'ın muhabbetini kulun üzerine celb eder. Celbedince, Allah kulu sevdi mi, kul da Allah'ı sever. Acaba anlatabildim mi? 

Resûl-i Ekrem de böyle, sallallahu aleyhi vesellem. Peygamber'i sen nasıl seveceksin? Evvelâ sünnet-i seniyyesine riâyet edeceksin, âdetleri nedir, neler yapmış, ahlâkı nasıldır, bunlara riâyet ederek O'nun ahlâkıyla yürümek. Hattâ hattâ mübârek ayaklarını nasıl atdı yere, ayağını o şekilde yürütmek. Ha şimdi Resûl-i Ekrem'e muhabbet, böyle olacak muhabbetimiz Allah ve Resûlüne. Sevdiklerimiz de böyle olacak. Yediğimiz ekmek, içdiğimiz su gibi.

Bir muhabbet daha var, ona muhabbet demezler, ona ihtiyaç derler. Helâya olan muhabbetimiz gibi. Sıkıntımız oldu mu dostumuza gidiyoruz, istemeğe. Dostunu aramıyorsun ki sen ihtiyâcını görmeğe gidiyorsun. İşte ihtiyâcı olup da Allah'a el açanlar bunun gibidir. İhtiyâcı olduğu vakitde Allah'a el açanlar, Peygamber'e el açanlar bunun gibidir. Helâyı sevmek gibi, estağfirullahe'l-azîm ve etûbu ileyh. Misâlim gâyetle kuvvetli, kimse de inkâr edemez.

Düşmanlığı da anlatalım. İki tânesini söyleyelim kâfî, üçüncüsünü söylemeğe lüzûm kalmaz. "Ey Allah, seni severim, seni sevenleri severim Allah, seni sevmeyenleri sevmem". Muhabbet üç nevi oldu. "Ey Allah, seni sevmeyenleri sevmem, seni sevmeyenleri sevenleri sevmem, seni sevmeyenleri sevmeyenleri severim. Seni sevmeyenleri sevmeyenleri severim". Üç nevi. Kavradınız mı? İnşâallah kavradık. Hem Muhammed'e ümmet ol Ebû Cehil'e silah ver, böylesi muhabbet olmaz. "Ey Allah, seni severiz, seni sevenleri severiz, seni sevmeyenleri sevmeyiz". Tâm, kâmil bir muhabbet. Kesiyoruz.

Allah cümle Ümmet-i Muhammed'i, kalblerinde kîn, adâvet bırakmayıp, sırf kalblerini aşkullah, muhabbetullah ile memlû eyleye ve âhir kelâmımızı Kur`ân-ı Mecîd, Kelime-i Tevhîd eyleye. 

www.muzafferozak.com

1 yorum:

  1. "Ey Allah, seni severiz, seni sevenleri severiz, seni sevmeyenleri sevmeyiz". Tâm, kâmil bir muhabbet. "

    Evliyâullah'ın huzurunda(Ümmî Sinân(K.S) Hazretleri)bu sözleri tekrarlıyorum şu an...Cenâb-ı Allah muhabbetimizi arttırsın!

    YanıtlaSil