Bir Gün Gelir ki Bu Kafes-i Ten Olur Harâb

NUTK-İ ŞERÎF

ve

ÎZÂHI

Bir gün gelir ki bu kafes-i ten olur harâb

Hâk-i fenâyı mesken ider cümle şeyh u şâb

Beden kafes hükmündedir, rûh o kafesin içindeki kuş misâlidir. Herkes bir gün ölecek ve toprakdan gelen beden toprağa dönecekdir. 

Kasrı mezâr u mesnedi seng-i mezâr olur

San câme-hâb-ı râhat olur cismine türâb

İnsan saraylarda da yaşasa bir gün toprağa düşecek, altından tahtlarda da otursa, mezar taşından başka yasalanacak bir şeyi olmayacakdır. 

Ey teşne gönül âb-ı hayât-ı hakîkat iç

Sûretde âbdır bu cihân ma'nâda serâb

Bu dünyâya aldanan susuz çölde serâb gören kişi gibidir. Bedeni beslemek, dünyâ zevkleri peşinde koşmak hep hüsrân ile netîcelenen şeylerdir. Çünkü bütün bunlar fânîdir, geçicidir, faydasızdır. Husrâna uğramamak için kalbi ihyâ etmek lâzımdır. Kalbin ihyâsı da hakâik-i Kurâniyye ile olur, zikrullah ile olur, ibâdet ve tâat ile olur.

Bir gün mukaddem eyle tedârik zevâdeni

Derd ile ağla bağrını del kıl seni kebâb

Aklı olan önünde sonunda çıkacağı âhiret yolculuğu için hazırlık yapar. Zîrâ azıksız, hazırlıksız yola çıkan perîşân olur. Âhirete hazırlık günahlara tövbe ile olur, ibâdet ve tâat ile olur, Allah'a muhabbetle olur, Hakk aşkıyla âh u zâr etmek ile olur.  

Yâ Rab eyle Hakkı'ya çok lutf u çok kerem

Kahrın yüzünden eylemegil zerrece 'itâb

İnsan Cenâb-ı Hakk'a dâimâ yalvarmalı, O'nun celâlinden cemâline sığınmalı, O'nun afv u mağfiretini taleb etmeli. Zîrâ Allah kusurlarımızı affetmezse, günahlarımızı mağfiret etmezse, bize adâletle muâmele ederse yanarız. 

İsmâil Hakkı Bursevî

Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî