Sayfalar

5 Haziran 2025 Perşembe

Aşk Yolunda Cân Fedâ Edenler

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Aşk Yolu Vuslat Tarîki isimi eserinde buyuruyorlar ki :

Nice Hakk âşıkları, aşk yolunda boyunlarını verdiler, cânlarını verdiler de, cânâna vardılar, cânân ile cünbüş etdiler. Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm, ma'şûkuna karşı uyuduğu için oğlunu kesmekle memûr olmadı mı? 

Evet, Allahu Teâlâ'ya âşık olanlar, belâlara hazır ve hazırlıklı bulunmalıdırlar. O aşk, öyle bir belâdır ki, belâlar içinde zevk u safâdır. İbrâhim aleyhisselâm, Allahu Teâlâ'ya âşık olduğundan ateşe atıldı ama Nemrud'un nârı ona nûr oluverdi. Onun içindir ki, Hakk için nâra düşenler, Hakk'a dost ve halîl olmuşlardır. 

Eğer âşık isen Yâr'e
Sakın aldanma ağyâre
Düş İbrâhim gibi nâre
Bu gülşende yanâr olmaz

Öyle ise, gayrıyı terket ve aşka uy! Gayrıdan gönlünü çevir, aşkı bütün benliğinde duy!  Aşkı, kendine rehber, vücûd iklîmine önder et ki, ma'şûk-ı hakîkîye eresin, zât cennetine giresin. Dost cemâlini göresin, vuslat gülzârının güllerini deresin. Âşık, aşk yolunda cânını fedâ eder de, cânânı bulur. Gelmiş, geçmiş ve aşk şarabından içmiş bütün velîler, aşk yolunda cânlarını cânâna feda etmişlerdir.

Hallâc-ı Mansûr'un başından geçenleri duymadın mı? Aşk yolunda vücûdunun yakılarak küllerinin Dicle'ye savrulduğunu hiç okumadın mı? Vücûdunun her zerresinin bir âşıka isâbet etdiğini, onları da aynı aşk ateşiyle yakıp tutuşdurduğunu sana bir anlatan olmadı mı?

Hallâc-ı Mansûr'un lisânından zuhûra gelen "Ene'l-Hakk" kelâmının sırrını anlayamayanlar, onu hapsetdiler. Hazret-i Şiblî, kendisini ziyârete gitdi ve ona bu davranışının hikmetini sordu : "Ey Mansur! Aşk nedir?". Hallâc-ı Mansûr gülümsedi, "Bu sorunun cevâbını yarın verebilirim" dedi. Ertesi günü Hallâc'ı darağacına götürdüler. Seyre gelen kalabalık arasında bulunan Şeyh Şiblî'ye seslendi : "Ey Şiblî! Aşkın evveli yanmak, sonu bu yolda ölmekdir".

Hallac-ı Mansur, öyle bir Hakk âşıkı idi ki, gözleri Allahu Teâlâ'dan gayrı bir şey görmezdi. Bu hâl, ona kendisini bile unutdurmuşdu. Bu sebebledir ki, "Ene'l-Hakk " dedi. Yoksa bu sözü kendi irâde ve arzusu ile söylememişdi. O, "Ene'l-Hakk" derken Hakk'dan mest olmuşdu. Aslında onun lisânından zuhûra gelen bu söz, Hakk'ın kelâmı idi.

Nitekim, Hazret-i Mûsâ aleyhisselama Tûr'da ateşden gelen "innî enallah" kelâmı da o mübârek ağaçdan ve ateşden gelmemişdir. Bu sebeble, Hallâc-ı Mansûr'un, "Ben hakkım" sözü de gerçekden Hakk'ın kelâmı idi ve burada hak kelimesi sıfatdı ve karşılığı da bâtıl idi.

Hazret-i Cüneyd-i Bağdâdî kuddise sırruh Efendimiz'e sordular, "Hallâc-ı Mansûr'un 'Ene'l-Hakk' (Ben hakkım) demesine ne buyrulur?". Hazret-i Cüneyd, cevâb verdi : "Ya ne deseydi 'Ene'l-bâtıl' mı deseydi?" buyurdu.

Hak kelimesi, mücerred ilâh manâsına gelmezdi. Meselâ, cennet hak, cehennem hak, suâl hak, hisâb ve mîzân hak" denildiğinde, hiç şübhe yokdur ki burada geçen hak kelimeleri ilâh manâsına gelmez. Bunun böyle olduğu herkesçe bilindiği hâlde, Hallâc'ın, "Ben hakkım" sözünü de ilâh manâsında yorumladılar ve onu bu yüzden öldürdüler. Bizim anlayışımıza göre, Hakk yolunda Hakk için, aşk yolunda aşk için berdâr ve Allâhu Teâlâ'ya âşık olanlara serdâr oldu.

Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî
Pes "Ene'l-Hakk" nice söyler kişi Mansûr olmadan

Hallâc-ı Mansûr'a, "Sen kimsin?" diye soranlara, "Ben hakkım" diye cevâb verir, "Senin adın nedir?" diyenlere, "Benim adım hakkdır" derdi. O, bu yolda ve bu davâ ile aşk yoluna baş verdi ve âşık-ı billah olanlara örnek gösterdi. Onun için, âşık-ı billah olanlar da, onu dillerine vird ve gönüllerine kilit etdiler.
www.muzafferozak.com

1 yorum:

  1. "Vücûd-i Mutlak'ın bahri ne mevc kim eder peydâ
    Ene'l-Hakk sırrını söyler eger mahfî eger peydâ"

    YanıtlaSil