Sayfalar

3 Aralık 2017 Pazar

Sûre-i Hucurât'ın İlk Âyetlerindeki Bazı İncelikler

Sûre-i Hucurât'ın ilk âyetleri hakkında, Muzaffer Efendi Hazretlerinin  bazı tenbîhât ve beyânâtını  "Resûlullah'a Hürmetsizlik Etmenin Cezâsı" başlığı ile yayınlamışdık. O âyetlerdeki bazı incelikleri de burada yazmaya çalışalım :

Sûre-i Şerîfin ilk âyeti olan "يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ" âyetinde "Ey îmân edenler! Allah'ın ve Resûlünün yani Muhammed aleyhisselâmın önüne geçmeyin" buyuruluyor. Bu âyet-i kerîmedeki "لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ" tabiri Türkçemizde "önüne geçmeyin" diye ifâde ediliyor. "Önüne geçmeyin" demek, ta'zîm edin, hürmetde kusûr etmeyin, sözünü dinleyin, emirlerine uyun demekdir. 

Âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hakk'ın, Resûl-i Ekrem Efendimizi kendisi ile birlikte zikretmesi, Allah'a ta'zîm ile peygambere ta'zîmin birbirinden ayrılamayacağına, yani Resûlullah'a ta'zîm etmeyen kişinin Allah'a da ta'zîm etmemiş olacağını beyân içindir. Bu âyet-i kerîme, Resûlullah'ın sözlerini yani hadîs-i şerîfleri Kur`ân-ı Kerîm'in âyetleri gibi baş tâcı edip düstûr edinmeyi de emretmekdedir.

Bundan sonra gelen âyet-i kerîmede ise "يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ" yani "Seslerinizi Resûlullah'ın sesinden fazla yükseltmeyin, O'na birbirinize seslenir gibi seslenmeyin, yoksa amelleriniz boşa gider" buyuruluyor. Bu âyet-i kerîmeden anlıyoruz ki, Cenâb-ı Hakk, Resûl-i Ekrem Efendimizin yanında yüksek sesle konuşulmasını, O'na herhangi bir kişiye hitâb eder gibi hitâb edilmesini bile büyük bir edebsizlik ve hürmetsizlik olarak kabûl ediyor ve bu edebsizliğin cezâsı olarak o kişinin yaptığı amelleri kabûl etmeyeceğini beyân ediyor. Burada bir incelik var. Şöyle ki;

Resûlullah'ın sesinden daha yüksek sesle konuşmak demek O'nun sözlerini kâle almamak, kıymet vermemek demekdir. O'na birbirimize hitâb ettiğimiz gibi hitâb etmek demek de Resûlullah'ı sıradan bir insan gibi görmek ve göstermek demekdir. Hadîs-i şerîfleri inkâr edenler, sünnet-i seniyyeyi küçümseyenler, "Bize Kur`ân yeter, hadîslere ne gerek var" diyenler bu sınıfa girer. "Allah'a inanıyorum" dediği halde Resûlullah'a muhabbet ve hürmet etmeyenler de aynı durumdadır. Resûlullah'ın vazîfesini tamamladığını ve artık O'na ihtiyaç kalmadığını zanneden zavallılar da bu sınıfa girer. Resûlullah'ı sıradan bir insan zanneden hatta kendisi ile kıyaslama cür'etini gösteren edebsizler de bu âyetlerin tehdîdi altındadır. Maalesef günümüz müslümanlarında bu gibi edebsizlikler pek yaygın bir hastalık hâlini almışdır. Uzun zamandır müslümanların hep zelîl ve perîşân olmalarının asıl sebebi de budur.

Müslümanların zillete düşmelerinin sebebi, Resûl-i Ekrem'den ayrılmaları, O'na hürmeti ve muhabbeti kesmelerindendir.
Hazret-i Aşkî

1 yorum:

  1. ALLAH CC bizleri HABİBİ ZİŞAN EFENDİMİZE EBEDİ LAYIK ÜMMET EYLESİN
    AMİN SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM ECMAİN

    YanıtlaSil