Sayfalar

10 Nisan 2021 Cumartesi

Her İşi Fâtiha İle Halleden Hanım

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri, Fütûhât-ı Mekkiyyesinde, gençliğinde İşbiliyye'de hizmetine bakdığı yaşlı bir hanımdan bahseder ve onun âriflerden, âşıklardan ve tasarruf sâhibi velîlerden biri olduğunu söyler. Hazret-i Şeyh'in anne diye hitâb etdiği bu hanım, aslen Kurtuba'lı olup adı Fâtıma binti Müsennâ'dır. Bu hanıma iki yıl canla başla hizmet eden Şeyhü'l Ekber Hazretleri, o sırada onun doksan beş yaşını geçmiş olduğunu ama buna rağmen yanaklarının al al olduğunu ve sanki on dört yaşında bir genç kızmış gibi ter ü tâze bir güzelliğe sâhib olduğunu, hattâ utancından onun yüzüne bile bakamadığını söyler.

Bu hanım bir gün şöyle demiş, "Allah'a yemîn olsun ki, ben, hayretdeyim. Sevgilim bana hizmet etmek üzere Fâtiha Sûresini verdi. Allah'a yemîn olsun ki, beni kendisinden alıkoymadı". Hazret-i Şeyh, "İşte o gün onun makâmını anladım" buyuruyorlar ve onun yanında şâhid oldukları acâib bir hâdiseyi de şöyle anlatıyorlar :

Bir gün biz otururken, içeri bir kadın girdi ve bana dedi ki, "Kardeşim, kocam Şureyş şehirdedir, onun bir kadınla evlendiğini duydum, bu konuda ne dersin?". Ben de kendisine, "Onun buraya gelmesini mi istiyorsun?" diye sordum. Kadın "evet" deyince, hizmetine bakdığım yaşlı hanıma dönerek, "Anne, bu kadının ne dediğini duydun mu?" dedim. "Ne istiyor?" diye sorunca, "Bir hâceti var, onun yerine gelmesini istiyor, istediği de, kocasının buraya gelmesidir" dedim. Dedi ki, "Pekalâ, ben Fâtiha Sûresini göndereceğim ve kocasıyla birlikde buraya gelmesini söyleyeceğim". Sonra Fâtiha Sûresini okudu. Ben de onunla berâber okudum. Fâtiha Sûresini okurken O'nun mâkâmını öğrendim. Şöyle ki; O, Fâtiha Sûresini okurken, latîf bir beden sûretinde onu inşâ etdi ve sonra bu sûreti o adama gönderdi. Onu böyle bir sûrete çevirdiğinde, kendisine şöyle dediğini duydum, "Fâtiha Sûresi! Şureyş şehrine git ve bu kadının kocasını getir. Onu getirene kadar kendisini bırakma". Adam, kısa bir müddet sonra evine döndü.

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri bir başka yerde yine bu hanımdan bahsederken buyuruyorlar ki :

Ondan hârikulâde işler zâhir olur ve bunlar hep Fâtiha Sûresi ile meydana gelirdi. Ben bu hâli onda gördüm. O ise, Fâtiha Sûresinin bu hâssasını herkesin bildiğini zannederek bana şöyle demişdi, "Fâtiha Sûresini bildiği halde herhangi bir şeyin bir insana karşı koymasına şaşarım. Niçin bunu okumuyorlar da istediklerini elde etmiyorlar? Bu apaçık bir mahrûmiyyet değil mi?"

Fâtıma binti Müsennâ Hazretleri, bazen def çalar, eğlenirmiş. Şeyhü'l Ekber Hazretleri, niçin böyle yapdığını sorunca, "Allah'ın bana olan muhabbeti sebebiyle neşeleniyorum da onun için. Çünkü O beni dostlarından kıldı, kendisi için seçdi. Sâhibimin izzeti üzerine yemîn ederim ki, sevgilim beni tarif edemeyeceğim kadar çok kıskanmışdır. Ne zaman gafletle bir şeye yönelsem, yöneldiğim şeyden bana mutlakâ bir belâ erişir" demiş.

Yine bir gün şöyle demiş : "Allah'ı sevdiğini söyleyip de O'nunla ferahlamayan kimseye şaşarım. Allah, onun gözünün gördüğü her varlıkda tecellî etmişdir. Allah, bir an bile ondan habersiz değildir. Hâl böyle iken, safâya ermeyen insana şaşarım. Şu ağlayanlar, O’nu sevdiklerini nasıl iddiâ ederler? Hakk'ın yakınlığı, O'na yakın olanların yakınlığından kat be kat fazla iken, ağlamakdan utanmazlar mı? Allah'ı seven kişi, Allah'a en yakın olan kişidir. Yakınlık müşâhede makâmıdır. Allah'a yakın olup da O'nu müşâhede eden, niçin ağlasın ki? Bu, hakîkaten şaşılacak bir işdir.

Fâtıma binti Müsennâ Hazretlerinin bu kısacık menâkıbında çok büyük bir dersler vardır.

Aşk makâmı âlîdir aşk kadîm ezelîdir
Aşk sözünü söyleyen cümle kudret dilidir
Dinleyen ol işiden ol gören ol gösteren ol
Her sözü söyleyen ol sûret cân menzilidir
Sûret söz kanda buldu kanda sözü iş oldu
Sûrete kendi geldi dil hikmetin yoludur
Sûretler ün diyemez söz kendisiz söylenmez
İşler hicâbsız olmaz risâlet hâsılıdır

4 yorum:

  1. Allah razı olsun efendim.

    YanıtlaSil
  2. Üstadım, burada anlatılanlara göre bahsi geçen zât-ı muhtereme Fatiha sahibi mi olmuş oluyor?
    Nazmi Ceylan Efendi'nin hayatını okurken Ejder Tekkesi şeyhi Hakkı Efendi'nin Fatiha sahibi olduğu ile alakalı bir bahis geçiyordu. Pek aşinâ olduğumuz bir tabir olmadığı için size sormak istedim.
    Bir de "Mürşid, müridini ilk gördüğü an onun Fatihasını okur." tarzında merhum Safer Efendi'ye nispet edilen bir söz var. Çok derin mânâsı olduğu kesin. Bunu da açıklayabilirseniz çok memnun olurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatiha sahibi olmak başka bir şey. Kendilerine icazet verilen ve bazı hususlarda yetkili kılınan halifeler için kullanılan bir tabir o.

      Fatihasını okumak demek, sâlikin istidadını görmek demekdir. O sâlik seyr ü sülukü ikmal eder mi, yarım mı bırakır, merdud mu olur, bir bakışda bunu anlamak demekdir.

      Selamlar.

      Sil
  3. ALLAH razı olsun üstadım. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil