Gözüm ki kâne boyandı şarâbı neyleyeyim
Şarâbı neyleyeyim
Ciğer ki odlara yandı kebâbı neyleyeyim
Kebâbı neyleyeyim
Ne yâre yaradı cismim ne bana bilmem hiç
İlâhî ben bu bir avuç türâbı neyleyeyim
Türâbı neyleyeyim
Âmîn Âmîn
En önde rahlesi âgûş-i ihtirâmında
Ağır ağır yürüyen bir dokuz yaşında melek
Beş on adım geriden pîş-i ihtişâmında
Şafak zıyâları hattâ ufûl edip gidecek
Kadar latîf iki ma'sûmu bir açık payton
Vakâr u nâz ile çekmekte arkasında bunun
Küçük adımlı yaman bir tabur ki hayli uzun
O ruhtan daha sâfî olan yüreklerden
Zaman zaman bir ilâhî terâne yükseliyor
Bu cûş-i safvetin aksiyle tâ meleklerden
Zemîne doğru bir âmin sadâsıdır geliyor
Muhîti her birinin bir sabâh-ı nûrânûr
Bütün bu kâfile efrâdı pür-sürûd-i sürûr
Yarıp önünde duran halkı muttasıl gidiyor
Bu bir ketîbe-i ma'sûmedir ki ey millet
Selâma durmalısın şanlı rehgüzârında
Bu bir cenâh ki âtîde bir ufak hareket
Yapıp cihanları oynatmak iktidârında
Gelir de sâye-i imdâd-ı Hak'ta bir gün bu
Girer diyâr-ı meâlîye doğrudan doğru
Bu ancak işte eğer varsa, şanlı bir ordu
Evet ilerlemek isterse kârbân-ı şebâb
Yolunda durmaya gelmez o çünkü durmayarak
Sabâh-ı sermed-i âtîye eylemekte şitâb
O çünkü isteyemez hâle katlanıp durmak
Onun kudûmü için nâzenîn-i istikbâl
Açar da sîne o olmaz mı per-güşâ-yi visâl
Durur mu artık onun karşısında mâzî hâl
Fakat o zemzemeler uçtu hep dudaklardan
Sürûd-ı neşve bu âlemde pek süreksizdir
Ağır ağır geçiyorken alay sokaklardan
Gelir de caddenin ağzında mıhlanır dikilir
Mehîb-manzara bir anlı şanlı gerdûne
İçinde pudralı üç kanlı çehre neyse yine
Yol açtı bir iri ses mevkibin geçip önüne
Siz ey heyâkil-i bî-rûhu devr-i mâzînin
Dikilmeyin yoluna kârbân-ı âtînin
Nedir tarîkini kesmekte böyle isti'câl
Durun ilerlesin Allah için şu istikbâl
Mehmed Âkif Ersoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder