İmâm-ı Gazâlî'nin filozofları tenkid maksadıyla yazdığı bir eserdir. Bundan evvel, felsefeyi ve filozofların görüşlerini incelemiş ve Makâsıdü'l-Felâsife nâmındaki eserini yazmışdır.
Eser bir giriş, dört mukaddime ile yimi meselenin incelendiği iki bölümle bir hâtimeden meydana gelmişdir. Bölümlerden biri ilâhiyyât, diğeri tabîiyyât başlıklıdır. Meselelerin on altısı ilâhiyyâta, dördü tabîiyyâta dâirdir.
Müellif, ele aldığı meselelerde filozofların görüşlerindeki temelsizlikleri, yetersizlikleri, tenâkuzları, tutarsızlıkları göstermişdir. Bir de yakınması vardır müellifin, kendisinden önce gelen kelâmcıların akıl ve nakil, dîn ve felsefe meselelerini tartışırken kullandıkları usûlün yetersiz olduğunu söyler. Ayrıca onların felsefî meselelere tam nüfûz edemediklerinden yakınır. Kendisi filozofların görüşlerini delîlleriyle nakletdikden sonra onları her yönden inceler ve öyle tenkid eder. Peşin hükümler vermez.
Dünyâ felsefe klasikleri arasında yer almış olan bu kıymetli eser, islâm âleminde de çok ses getirimiş ve lehde aleyhde bir takım eserler kaleme alınmışdır. Aleyhinde yazılan en meşhûr eser İbn Rüşd'ün Tehâfütü Tehâfüti'l-Felâsife nâmındaki eserdir. Eser üzerine en kıymetli çalışmalardan biri de Fâtih devri âlimlerinden Hocazâde Muslıhiddîn Efendi'nin pâdişahın teşvîkiyle kaleme aldığı Kitâbü't Tehâfüt fi el-Muhâkeme beyne'l-Gazâlî ve'l-Felâsife'sidir.
Tehâfüt'de ele alınan meselelere gelince.
Tabîiyyâta dâir meselelerden bazıları şunlardır : Mucize, insan rûhu, öldükden sonra dirilme, âlemin yaradıcısı ve illeti.
İlâhiyyâta dâir meselelerden bazıları şunlardır : Allah'ın zâtının bilinmezliği, Allah'ın sıfatları, âlemin ezelîliği, âhiret hayâtının mâhiyeti.
Müellif, filozofların bir takım görüşlerinin islâma tamâmen aykırı olduğunu tesbit etmiş, bazı görüşlerinin ise bidat ve sapıklık olduğunu göstermişdir. Filozofların dîne aykırı olmayan, yâhud dîn ile münâsebeti olmayan görüşleri olduğunu belirtmeyi de ihmâl etmemişdir.
Tehâfütü'l-Felâsife, hiç şübhesiz, yalnız İmâm-ı Gazâli'nin değil, aynı zamanda ortaçağın da en dikkate şâyân eserlerinden birisidir. Nitekim kendinden sonra yazılanlara onun kadar tesir etmiş pek az eser vardır.
Tehâfüt bu kadar mühim bir eser olmasına rağmen, maalesef islâm âleminde kıymeti pek bilinmemişdir. Halbuki yabancılar daha o dönemden itibaren esere rağbet göstermişler ve kendi dillerine terrcüme etmişlerdir. Tehâfüt'ün İbrânîce, Latince, Almanca, Fransızca ve İngilizce tercümleri vardır. İlk Türkçe tercümesi II. Abdülhamid'in isteği ile Serküttâb-ı Şehriyârî Süleyman Hasbî Efendi tarafından yapılmışdır. Bu tercüme maalesef yayınlanmamış, uzun zaman yazma olarak kalmışdır. Tâ ki 2024 yılında Ketebe Yayınları tarafından neşredilene kadar. Cumhuriyet döneminde yapılan ilk tercüme Bekir Karlığa'nındır. Bu tercüme, 1981 senesinde Çağrı Yayınları tarafından neşredilmişdir. Mahmud Kaya ve Hüseyin Sarıoğlu tarafından yapılan tercüme ise, 2002 yılında Yazma Eserler Kurumu tarafından yayınlanmışdır.
Yazma eserler kurumuna bakıyorsun,kitapların basımı yok.Büyük eserler hep stokta yok uyarısı veriyor.Anlamıyorum gerçekten.
YanıtlaSil2 büyük eser almama vesile oldunuz.Teşekkürler.Bu arada Vefa Sultan ile ilgili bir yazı paylaşırmısınız?
YanıtlaSil